Yıl 2002, 16 yaşındayım . Montaigne'nin Denemeler kitabına komşu evinde rastlıyorum istiyorum hemen ve başlıyorum okumaya. O günlere ait ajandama kitap bittikten sonra şunları not ediyorum.
Montaigne Hakkında;
1500' lü yılların adamı Montaigne. Saçmalıkları, doğrulukları ve hepsi bir yana satırlara olan dürüstlüğü.Yıl 2002. Aradan asırlar geçmiş. Yer Türkiye, kişi ben . Bir Fransız yazarın Denemeler adlı kitabı elimde hayat adına dersler çıkarmaya çalışıyorum .Onun yazılarında gördüğüm en güzel yan kendisiyle yola çıkması ve vardığı noktanın yine kendisi olması. Din nedir bilmiyor diyebilirim. Keşke onun döneminde yaşamış olsaydım o zaman bu büyük erdemin yanında bu küçümsenecek din anlayışı hakkında söyleşi yapabilirdim.
Ölüm, ölümü umursamıyor daha doğrusu ölümün korkusu yok. Kurtuluş sayıyor. Acı çekiliyorsa kurtulmak için çare ölüm, hastayı kurtarmaya çalışmakta saçma. Çünkü ikinci kez ölümü bekletmek insana iyilik etmek değil meşakkat vermek. Sonra doğallık aşığı.
" Ah keşke Paris'in sebze pazarında kullanılan sözcüklerle konuşabilsem" diyecek kadar ileri gitmiş. En sevdiğim yanı kendisine herşeyden çok yer vermesi. Mesela diyor ki" insanın olanak varsa karısı, çocuğu ,parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında ,yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada yabancı hiç bir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle hergün başbaşa verip dertleşmeliyiz; karımız,çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyleki hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın." Ne hoş değil mi? İnsan çağlar önce bunları düşünebiliyor. Sonsuz huzur duyuyorum bu güzel satırları okurken.
Evet gelelim 2010' a :)) Aradan geçen 8 yıldan sonra kitapla ilgili düşüncelerimde temel bir değişiklik yok. Yine inanılmaz keyif alarak, satırları çize çize okudum ama bu sefer Beyoğlu Sahaf Festivalinden aldığım bana ait kitapla :))gerçekleştirdim bu okuma serüvenini. Kitapla ilgili aldığım notlar.
Ölüm denemesi müthişş:)))
Eğitim ve halk denemesi
" Niceleri vicdanlarını kerhaneye gönderip davranışlarını kurallara uyduruyorlar"
" Haksızlığın kibarlıktan yana , kötülüğün edepten yana bir eksikliği olmayabilir"( bu söz inanılmaz etkiledi beni-yaşantısal bir şeyler var sanırım)
Tabi ki bu kadar değil , ama kitap okurken not tutma olayını abarttığım için kitap çok yavaş ilerliyor hemde mini bir kitapçık çıkarıyordum:)) bu sefer çizimlerle hallettim bu mevzuyu.
Türklerle ilgili düşünceleri de ara ara karşımıza cıkıyor. Türk ordularındaki disiplin adlı denemesinde şöyle diyor." İsterdim ki gençlerimiz vakitlerini pek yararlı olmayan gezintiler ve pek onurlu olmayan uğraşlarla geçirecek yerde biraz gidip yaman Bir Rodoslu kaptanın bir deniz savaşını nasıl yönettiğini, birazda Türk ordularındaki disiplini görsünler."
Çağımızın en önemli sorunlarından biri etnik kavgalar , ırk üzerine geliştirilen ideolojiler bence. Çünkü Türk yada başka bir ırktan olmaya biz karar vermiyoruz anne babalarımız ve ten renklerimizi biz tercih etmiyoruz . Peki bu sahip olduğumuz daha doğrusu bize verilen özellikler için mücadele ne kadar anlamlı. Bu anlamda insanlık paydası kavramı bana hep adil ve anlaşılır gelir.Monteigne bu konu ile ilgili " Bütün insanları hemşerim sayıyorum. Bir Polanyalı'yı tıpkı bir Fransız gibi kucaklıyorum. Dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabalığımdan üstün tutuyorum . Doğduğum yerin pek o kadar heveslisi değilim. Kendi düşüncemle vardığım yeni bilgiler bana,sırf raslantılarla edindiğim hazır ve gelişi güzel bilgilerden daha değerli gelir. Kendi kazandığımız temiz dostluklar nerde, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerde!"der.
Sonuç olarak kitabın son denemesi olan Mutluluğun Bize Göreliği'nden şu satırlarla bitirmek istiyorum." Hiç bir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de zor. Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren. Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için ona göre ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda. Doğru bir kürek suda eğri görünür. Önemli olan bir şeyin görünmesi değildir yalnız, nasıl görüldüğüde önemlidir."