30 Nisan 2011 Cumartesi

SABAHATTİN ALİ/KUYUCAKLI YUSUF

AHH!!!  Sabahattin Ali'nin dili............. konu itibariyle kayda değer bi şey anlatmasaydı bile (ki değindiği konular da çok hayatın içindenve özel) ben bu yazarı ömrüm sonuna kadar tekrar tekrar okuyabilirim. Bazı satırları ezberleyesim var(evlilik ile ilgili ve memuriyetle ilgili kısımlar özellikle)
Nasıl bir betimleme, durumları nasıl ifadelendirme. MÜTHİŞŞŞ.........
Sabahattin Ali'nin ilk romanı. YIL 1937. Sınıfsal mücadelelerin yaşandığı ,güçlünün daima haklıdan daha önemli olduğu bir yer. Geçim mücadelesi ,yitirilen değerlerin yıprattığı hayatlar.Ölümle başlayıp ölümle biten bir hikaye... Yaşamla başlayıp ölümle biten hayatlarımıza inat iki ölüm arası zehir gibi bir hikaye.Ayakların
 birazcık yerden kesilmeye görsün hayat, birileri aracılığıyla nasıl zorla çekerse seni yere Yusuf'u da rahat bırakmıyorlar. Önce ne yiğit çocuk sonra ne yiğit delikanlı dediğimiz Yusuf'u birden karın doyurma telaşının ne aciz konuma düşürdüğüne şahit oluyoruz. Sonra kendine gelsede Yusuf ve kendine gelmesi için uğraşacağı insanlara yönelse de olmuyor düzelmiyor hiç bir şey.... Zaten mutlu son sanırım Sabahttin Ali'de görebileceğimiz bir son türü değil. Tıpkı yazarın hayatı gibi.... Öldürülmesi yetmiyor gibi aylar sonra bulunuyor cesedi.... Mutlu son beklemek için dünya uygun yer değil sanırım...........İnsan bu hikayeleri okuyunca ve daha nicelerinin yaşandığını düşündükçe yaşasın Allah'ın adaletinin gerçekleşeceği ahiret yurdu diyesi geliyor. Ve Cehennem ile Cennet'in ne denli gerekliliği.................

"Bir aralık aklına Muazzez'i kaçırdığı gün,öğleyin eve gelirken çocukların kovaladıkları arı geldi. Bir anda kendini ona o kadar benzetti ki,gözleri yaşardı.
Tıpkı o arı gibi hem kuvvetli, hem zayıftı.Tıpkı onun gibi etrafını insafsız kimseler sarmıştı. Zehrini akıtmasına imkan vermeden onu kıskıvrak yakalıyorlar ve müdafaa vasıtalarını elinden alıyorlardı"