18 Haziran 2011 Cumartesi

SUSKUNLAR/İHSAN OKTAY ANAR


Puslu Kıtalar Atlası' ndan sonra İhsan Oktay Anar' ın ikinci kitabı Suskunları okumuş bulunmaktayım. Nasıl anlatsam ne desem bilemiyorum gerçekten. Düş mü ,gerçek mi , hayal mi? bilemedim. Kaç kişi vardı romanda ayrı ayrı yerlerde. Nasıl romanın sonuna doğru derlendiler toparlandılar bir yere. Kesinlikle üst düzey bir roman. Anlatılanlardan ziyade açıkçası anlatım biçimi beni büyüledi. İhsan Oktay Anar' daki nasıl bir birikim ,o birikimi nasıl en ilginç şekliyle kullanabilme yeteneği. Hayran kaldım doğrusu....
Bir tarafta pinti Kalın Musa ,oğlu Veysel, torunları Eflatun ve Davut haa bir de Kalın Musa'nın kardeşi Muhayyer Hüseyin Efendi....diğer tarafta Neva , Hayalet Asım, Pereveli İskender Efendi namı diğer Cüce Efendi , Tağut , Rafael .........sonra Batın , Batın'ın oğlu Zahir, Neyzen İbrahim Efendi............daha çok isim var romanda . Hele aralarındaki  bağlantıların sayfalar ilerledikçe ortaya çıkması başınızı döndürüyor gerçekten....Musikiyle , makamlarla , ney ile süslenmiş bu eser , dini söylemleriyle gerçekten çok farklı.............Ne anlattığıyla ilgili bir kaç şey yazmak istiyorum  ama sanırım içinden çıkamam... Bir de herkes payına düşeni alacaktır bu romandan... Ben bir şelalenin altından geçtim bu romanı okurken sanki... Başımdan gümbür gümbür su aktı , çok ıslanamadım ..... sersemledim  sadece. İhsan Oktay okumaya devam etmek sonra bu kitapları baştan tekrar tekrar okumak istiyorum..... Gerçekten İNANILMAZZ..............

Tıpkı sessizliği dinleyen Eflatun gibi, kahin de sustu. Belki de susmak gerçeği anlatmanın tek yoluydu...

3 Haziran 2011 Cuma

MUSTAFA KUTLU/YOKSULLUK İÇİMİZDE


Mustafa Kutlu'yu Yeni Şafaktaki köşe yazılarndan tanıdım ve ondan sık sık bahseden Fatma K.Barbarosoğlu'ndan.Düşoltasını da unutmayalım.Blogunda Mustafa Kutludan ve kitabından ilgi çekici şekilde bahsedince aklıma koymuştum kısa sürede bir kitabını
edinip okumaya başlayacaktım. Batman'a gidip büyük bir kitapçı görüp kitapları kucağıma doldururken Mustafa Kutlu kitaplarını gördüm . İçinden birini seçecek ve ona göre Mustafa Kutlu okumalarına devam edip etmemeye kararr verecektim. 26 şubatta almışım okumak bu vakte nasip oldu. Bu girizgahtan sonra kitaba dönecek olursam öncelikle anlatım zenginliğine, unutulmaya yüz tutmuş kelimelerin hemen hemen her sayfada karşınıza çıktığına şahitlik edeceksiniz. 50 yapraktan sonra ne ifade etmeye çalıştığını daha iyi anlamaya başladım. Önce ne anlatıyor garipsemesi oluşuyor sonra öylesine kavrıyor ki . Ama şunu belirtmeden edemeyeceğim herkesin okuyabileceği genele hitap edebilecek bir hikaye değil. Diyaloğun az ,iç hesaplaşmaların çok olduğu bir kitap. Mustafa Ulusoy'un Aynalar Koridorunda Aşk kitabını anımsattı bazı yerleri. Yer yer kapitalizm eleştirisi olabilecek satırları var.  İslam'ın ancak onu gerçekten yaşayanlara getirdiği, getireceği sükunetten bahsediyor diyebiliriz. Kahramanımız Süheyla'nın Müslüman oldum sözleri gerçekten çok çarpıcı. İdrakten uzak , sorulduğunda dini aklına gelen insanlara inanılmaz bir gönderme bence Mustafa Kutlu'nun yaptığı. Sık sık içini kontrol edenlere tavsiye edilir:)

"Bir an önce bu şehirleşmeye çabalayan kasabayı terketmeli"

"-Aranızda Allah korkusu duyan var mı?
-Onu unuttuk ne mutlu bize onu unuttuk"