29 Aralık 2011 Perşembe

26 Aralık 2011 Pazartesi

HAKAN GÜNDAY/AZ

Önce hayvanların vahşi dünyasını anlatan bir belgeseli seyreder gibi okudum.....Çok içine giremeden ve "herşey olabilir" bu hayatta "hiç bir şey" beni şaşırtmıyor algısıyla birlikte ....Ama  lime lime edilip üzerime boca edilen acı karşısında duyarsızlığımı, iki damla gözyaşını çok görüşümü yadırgadım, garipsedim bir süre sonra... çok fazla olmuştum, ileriye gitmişti duyarsızlığım... halbuki öğrencilerimle birlikte kalbimi yumuşattığımı düşündüğüm bir dönemdeydim ......Sonra ne mi oldu kitabın yolu Oğuz Atay ve onun okuduğum tek eseri Tutunamayanlarla kesişince bana bi haller olmaya başladı. 26 yıllık yaşamımın yaşamaktan en çok zoruma giden dönemini hatırladım ve o döneme Tutunamayanları ortak edişimi.....
Derda...... yine Derda.......İki küçük bedene sığdırılmaya çalışılan kocaman bir dünya, kocaman bir çöplük........ Ama UMUT.....ama en kritik dönemde gerçekleşen buluşmalar....Ama ölecek olmamıza rağmen hayatla olan ilintimiz.....
Yolunuzu buluşturun bu kitapla.....Bazen enerjimizi yitirmemek adına duyularımızı iktisatlı kullanırız... Gözlerimizi kapatırız , kulaklarımızı tıkarız, bir çocuğun eli değer elimize hiç bir şey hissetmeyiz...... Ama bu kitap bütün duyularınızı kullanmaya mecbur ediyor  ve  bütün bedeni önce mide bulantısı sonra baş dönmesiyle zorluyor.....

Kitaptan Seçtiklerim:

Köyün bütün kızları gibi Fehime de bir çift gözden ibaretti....Doğunca açılan ölünce kapanan bir çift göz....

Oksijen alıp zehir veren adlar...

Bezir vuruyordu çünkü konuşmak ona daha zor geliyordu....

Bir yolu olmalıydı ...bir tane yeterdi....


22 Aralık 2011 Perşembe

A. ALİ URAL/GÜNEŞİMİN ÖNÜNDEN ÇEKİL

Günlerce inanılmaz güzellikte adalarla süslenmiş bir deniz kenarında hissettim kendimi.... Çok sıcaktı bunalmıştım...Denizden gelen esinti beni biraz olsun rahatlatıyordu ama denize girmeliydim ve adalarda dinlenmeliydim....Neden hemen denize bırakamadım kendimi bilemedim... malayani tuttu yenimden ... Zor kurtardım kendimi ... Denizdeydim ennihayetinde....Her adaya vardığımda orada kalmak istedim, her adadan ayrılıp bütün adalarda varolmak istedim...Mest oldum, bazen bedbaht.... bilemedim.... burda dursam mı başka bir denize geçmesem mi ... içmedim... sarhoş değilim... aksine gerçeklerdeyim.... Nasıl aptal hissettim kendimi nasıl şanslı....

Ahhh Ali Ural ..... Duygudan duyguya , asırdan asıra, dersten derse ,insandan insana .... yoruldum ...

Doğudan ve Batıdan Portreler... ...Kitaplığıma koymayı düşünmüyorum uzun süre.... yoldaşımdır ....

Kitaptan seçtiklerim:

Nefis bu,kuşu gökten koparır, balığı denizden...

İnsan ne tuhaftı . Kah Musa oluyordu kah Firavun, kah bahar oluyordu kah kara kış,kah damla oluyordu kah deniz, kah bülbül oluyordu kah dilsiz....

21 Aralık 2011 Çarşamba

ŞEBNEM FERAH/ÜNZİLE

Korkar, durur gitmez köyün en son çitine... İnanır o sınırda dünyanın bittiğine......!!!

18 Aralık 2011 Pazar

MERCEDES SOSA/GRACİAS A LAVİ DA

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
her açtığımda, beyazdan siyahı
gökyüzünün derinliklerindeki yıldızlı görüntüyü
ve de insan kalabalıklarının içinden sevdiğim insanı
ayırt etmemi sağlayan, iki göz verdiği için teşekkürler
......

17 Aralık 2011 Cumartesi

CEM ADRİAN MARDİN KONSERİ

Dün Mardinde müthiş bir konser oldu... Cem Adrian, Allah'ın ses konusunda arka çıktığı kullarından biri:)) Tek kelimeyle muhteşemdi ....Eğer canlı performansını izlemediyseniz ilk fırsatta gidin derim Cem Adrian konserine... Hani bazen sırtınız buz keserya çok etkilendiğinizde... Sırtım dün gece hiç ısınmadı diyebilirim:)
Bazen sınırlı olmaktan, imkanların kısıtlılığından şikayet etsem de Mardin tutkun olduğum,  aşk hükmünde duygular beslediğim bir şehir.... Mardin ve Cem Adrian birleşince inanılmaz huzurlu, inanılmaz hüzünlü oldu dün gece....

ALEJANDRO AMENABAR/ İÇİMDEKİ DENİZ

Orijinal adı: Mar adentro
uzun metrajlı film
İspanya . Tür: Dram
Süre: 125 dk Yapım yılı:
2004


"Ölüm bir haktır" der filmin bir yerinde Ramon, çünkü o yatağa bağlıdır... denize yanlış zamanda atlamış ve dibe çakılmıştır daha gencecik bir deniz tutkunu iken.......Ve başkalarına bağımlı 28 yıl geçer ,onun nazarında onursuz bir yaşamdır bu...Oysaki ona severek bakan, onu gerçekten çok seven bir ailesi vardır....Çok kararlı bi karakterle karşı karşıyayız .....ve ikna kabiliyeti güçlü biriyle.... Hukuksal bir mücadelesi var ötenazi istiyor... neden ölüm hakkımı kullanamıyorum diye düşünüyor bir suçlu gibi intihar etmek istemiyor.... Bu mücadelesi kolay olmuyor ama...yanında olanlar hasta bir avukat, fabrikada çalışan Roza, Jene ve diğerleri......
İnanılmaz zeki bir adam, argümanları güçlü, konuşmaları etkileyici.... Zaten bir de kitabı basılıyor filmde.... Çok vurucu sahneleri var ama bence en etkileyici olanı vedalaşırken yeğenine "bana sarıl diyor" ve uzun bir sarılmanın ardından arabanın peşinden koşan yeğeni izliyoruz....
Kendi değer yargılarıma göre değerlendirmek istemiyorum, hiç kimse bir başkasını yargılayacak durumda değil çünkü... Hani Hz. İsa hiç kötülük yapmamış olan ilk taşı atsın diyor ya....

Şiir gibi vurucu bir film.....



16 Aralık 2011 Cuma

KİTAP.... KİTAP... KİTAP....:))KENDİMİ ÖDÜLLENDİRDİM:)

Yeni yıla yeni kitaplarla girmek istedim.... Uzun süredir kitap almıyordum....Bugün kendi mutluluğuma çalıştım yani:)) Bu kitapları seçerken belli blogları inceledim... birçoğu zaten aklımdaydı... ve çoğunlukla yeni yazarlarda yolculuk etmek için seçimler yaptım:))



1. Tahsin Yücel- Peygamberin Son Beş Günü
2. Albert Camus-Yabancı
3. Jerome David Salinger- Çavdar Tarlasında Çocuklar
4. Yusuf Atılgan-Aylak Adam
5. Heinrich Böll-Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru
6. Şebnem İşigüzel-Sarmaşık
7. Mehmet Anıl- Bitik
8. Selçuk Altun- Yalnızlık Gitiğin Yoldan Gelir
9. Khaled Hosseini-Bin Muhteşem Güneş
10. Hasan Ali Toptaş- Gölgesizler
11.Ayfer Tunç-Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
12.Chantal Deltenre-Bebek Töreni
13. Hakan Günday-Az
14. Ayşe Kulin-Gizli Anların Yolcusu

15 Aralık 2011 Perşembe

PROF.DR. ALİ KÖSE/LAİK AMA KUTSAL

Üniversitede Din Sosyolojisi dersinde sorumlu olduğumuz kitaplardan biriydi Laik ama Kutsal....O zamanlar sıkıcı olacağı ön fikriyle okumaya başlamış sonra çok beğenmiştim , ilgiyi fazlasıyla hakettiğini düşünmüştüm.....Tekrar okumak istedim.....Bazı bölümleri akademik bilgiler vermesi sebebiyle ağır ve sıkıcı ilerlese de çarpıcı konulara ve çarpıcı örneklere yer vermesi bakımından çok hoş gerçekten..... Temelde SEKÜLERLEŞME mefhumu üzerinden ilerliyor kitap... 18. 19. yüzyıllarda modernite ile dinin etkisinin kaybolacağı hatta 20. yüzyılda da dinin tamamen yok olacağını düşünmüşler:)) sekülerleşmeyi savunan sosyologlar..... Ama şimdi ciddi anlamda bu kuramı sorguluyorlar, çünkü din yok olmadığı , bir yere gitmediği gibi minderi kalınlaştırıyor:))) Kitapta tam 7 makale var... hepsi okunmasa bile SEKÜLER ÇAN KULELERİ okunmalı diye düşünüyorum... İnsana bakış açısı kazandıran, düşüncelerine derinlik kazandıran özel bir kitap gerçekten....

Kitaptan Seçtiklerim:

Amerika Avrupaya göre daha moderndir ama daha az dindar değil..( Modernlikle dinin asla yan yana olamayacağını düşünenlere cevap niteliğinde)

"Weber somutlaşmış ekonomik düzeni ,içinden ruhun kaçtığı
 -DEMİR KAFES- olarak tanımlamaktadır"

9 Aralık 2011 Cuma

KRZYSZTOF KİESLOWSKİ/DEKALOGLAR( 1. Emir)


 1. Emir:           "senin tanrın benim, başka tanrın yoktur."

Krzysztof Kieslowski  benim ilgiyle takip ettiğim ve her filminden sonra anlatmaya çalıştıklarını özümsemeye çalıştığım bir yönetmen... Filmlerini arşivliyorum... Dekaloglara ulaşamıyordum... Yani filmleştirilmemiş televizyona çekildiği şekliyle kalanları bulamamıştım... Face de Kısa Film Arşivi' nin bir süre önce  dekalogları yayınlaması  beni inanılmaz mutlu etti ve sabırsızlandırdı ..... Tevrat'ın 10 emrinden yola çıkarak hazırlanmış 10 filmle karşımızda yönetmen...  yaklaşık her film 50, 55 dk uzunluğunda.... Aşk üzerine kısa bir film, Öldürme üzerine kısa bir film şeklinde bazıları daha sonrasında tekrardan gözden geçirilip muhteşem filmlere dönüşmüş......
1. Dekalog'a dönecek olursak bir baba'yı ve dünyalar tatlısı 10 yaşındaki oğlunu izliyoruz.... Hala ve buzlar arasında ara sıra görünüp kaybolan ağlamaklı bir adam daha var film de .Yukarıdaki fotoğraftaki genç.... Baba mantık üzerine kurmuş hayatını, bilgisayar, hesaplamalar ,matematik ... Tanrı yok hayatında ..... Her şeyin hesaplanacağını düşünüyor.Hesaplarla yaşıyor hayatını...... Hala ise inanan, Tanrı 'ya bağlı bir kadın... Ve 10 yaşındaki Pawek'in babası ve halası arasındaki git gellerine şahit oluyoruz..... Pawek'in köpeğin ölümünü babasına anlattığı sahne müthiş... Sarsıcı bir film...Hesap kitap yaparken her şeyin düzenleyici Allah'ın varlığını unutmamamız gerçekliği ancak bu kadar güzel, sanatsal anlatılabilirdi.... İzlememek büyük kayıp.......
Ayrıntı için:


                                 

8 Aralık 2011 Perşembe

İLKİM ÖZ TAN/ ERKEKLER NEDEN EVLENİR...


Dünki Türkiye Serisi'ni aralıksız okumayı düşünüyordum ama sanırım biraz ağır geldi.... Yani keyfini süremez oldum son iki kitapta.... Bu özel seriyi bu duygularla sürdürmektense farklı bir kaç kitapla devam edip sonra seriyi kısa sürede bitirmeye karar verdim. 
Erkekler neden evlenir? kitabı Kitap Kurduyum Ben'in çekilişinde kazandığım bir kitap... Hemde 24 Kasımda:))Anlamlı bir hediyeydi. Başlık çok dikkat çekici olduğu ve erkeklerle ilgili muzdarip kadınların çokluğu kitabın bir kaç elden sonra bana ulaşmasına neden oldu....Ben de ilgiyle ve merakla okudum....Kadınlar için erkekler , erkekler için de kadınlar tam bir muamma.... Anlamaktan ziyade sorgulayıcı, iğneleyici, kusur araştırıcı maalesef kadınların erkeklerle ilgili yorumları... Erkeklerde de boşvermişlik hali görüyorum.. Yani ne yapsam da yollar tıkalı.!!! deyip kendilerini adalara hapsedip kulaklarını tıkıyorlar.... Neyse bunlar benim saptamalarım :)) Gelelim kitaba... 6 hikaye var. Bu hikayelerde erkekleri, iç dünyalarını dolayısıyla kadınları gözlemleme şansını yakalıyoruz.... İlk 4 hikaye mutlu sonla bitse de son 2 hikaye oradaki bitmişlik durumu insanı gerçekten derinden etkiliyor....İlişkileri tahlil etme anlamında da önemli bir kitap.......

Kitaptan Seçtiklerim:

"Hem empati kurmalıyız hem de kendi bulunduğumuz yeri ayrı tutmalıyız."
"Unutmak bir savunma davranışıdır"
"Hayatın karşısında, kendin dışında bir bireyle durmak seni güçlendirir."



5 Aralık 2011 Pazartesi

7- M. NECATİ SEPETÇİOĞLU/ BU ATLI GEÇİDE GİDER


Bu Atlı Geçide Gider Şeyh Bedrettin- Yıldırım Beyazıt- Timur etrafında gelişecek olayların ilk kitabı aslında...Sonrasında Şeyh  Bedrettin' in ve Orhan torunu, Murat Bey' in oğlu Beyazıt' ın çocukluktan yeni yetmeliğe geçiş dönemini, Timur'un ben de varım artık demeye başladığı dönemi ayrıntılarıyla okuyoruz.... Başa dönecek olursak, Kara Mustafa' nın 5 çocukla beraber Somuncu Baba' yı ziyareti esnasında yaşananları ve o esnada Beyazıt olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir atlının Geçide doğru amansız bir at sürüşünü okuruz....
Çocuklardan Ecevit, Derbentçilerin yanına verilecek, Bedrettin ailesine teslim edilecek, Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa Türkmen ailelerinin yanına yerleştirilecek devşirme, Doğan ise Kumral Ocağına yerleştirilecek bir şehit çocuğudur....
Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa karakterleri ile yazar devşirmelerin içinde  devşirmeliği asla içine sindirememiş olanların ruh hallerini, düşüncelerini çok iyi yansıtmakta......
Doğan, sonradan Yıldırımlaşacak Beyazıt'ın yanında önemli bir konuma yerleşecek...
Bedrettin ve yapacakları aslında diğer kitaplarda daha iyi netleşecek....Öyle gözüküyor:)
Vee Kosova Meydan Muharebesi... Sultan Murat'ın savaşırken istediği şehadet mertesinin yaralı sırp bir esir tarafından savaş bitminde bir hançerle gelmesi..... AHH beni en çok sarsan yer nizam-ı alem için Yıldırım Beyazıt'ın karındaşı Yakup Bey'in başına gelen.....
Bu kitap da yine 1 doğumla farklı olarak 2 ölümle nihayetleniyor.....
Kitaptan Seçtiklerim:

İnsan insanın sınırıdır...

Savaş gerçektir. Onun için acı verir. Onun için sevilmez....

Her görülen söylense kıyamet kopar....

2 Aralık 2011 Cuma

6- M. NECATİ SEPETÇİOĞLU/ ÜÇLER YEDİLER KIRKLAR

 Üçler Yediler Kırklar..... Dikkat çekici bir isim gerçekten.....Liseye giderken Felsefe hocamız hissi kablel vuku'nun anlamını sormuştu.... Gerçekleşmeden önce bir olayı hissetmek olduğunu açıklamak zorunda kalmıştı bizden ses çıkmayınca..... Bu kitap hissler, duygular, çocukluk anılarının özellikle kötü anıların hayatları nasıl etkilediğini tarihle harmanlayıp anlatıyor...
Orhan Bey'in Dönemindeyiz.... Ve oğlu Süleyman Bey'in öne çıkmaya başladığı.... Ahh eskiler....eskilerde en kıymetli olup , sonrasında görmezden gelinenler... İçim burkuldu Dursun Fakih'e... o kendine hiç acımazken ve kendini hiç savunmaya geçmezken.... Ve dedikodunun, söyletinin, iftira at tutmazsa izi kalır mantığının ne kadar işlerlik kazanabileceğini.....
Değinmeden geçemiyeceğim bir konuda 6. kitapta farklı bir yöntem kullanması yazarın.. Nasıl bir yöntem.... Önce olayların sonu veriliyor... sonra olayın başına dönülüyor... Bu yüzden dikkatle okunması şart....Keyifli okumalar...

Kitaptan Seçtiklerim:

"Devlet devletse insan da insandır"

"Kötülükler başınsa olsun ,sonunda olmasın yeter ki... Yol yakın iken dönüşü kardır...."