11 Şubat 2012 Cumartesi

SEMİH KAPLANOĞLU/YUMURTA

Önceleri ilgiyle, merakla filmler izler bu çok da hoşuma giderdi. Son dönemlerde blogumdan da anlaşılacağı üzere kitaplarla yaşıyorum.... Ama filmleri bu denli hayatımdan uzak tutmam artık rahatsız etmeye başladı beni..... biraz zorlayarak, parçalar halinde:)) Yumurtayı izleyerek üzerimdeki rehaveti atmak istedim...:)) ama sanırım yanlış bir filmle rehavet atmaya çalıştım :)) ben durağan filmleri severim aslında ama Yumurtaya pek ısınamadım. Belki  Süt ve Bal'ı  izleyince ,bir bütün halinde düşününce daha farklı  hissedebilirim bilmiyorum ama bu haliyle zor:)) Bu filmin kitabı vardı... Karakterin duruşunda, konuşmasında neler anlattığı felan anlatılıyordu. Eğer bir filmi anlamak için bir kitap gerekiyorsa deyip cümleyi tamamlamak istemiyorum.. Bazı sahneler çok hoşuma gitti... Yumurtanın düştüğü sahne, karanlıklar içinde,  sinirli beyaz bir köpekle sabahladığı sahne, geri döndüğünde avucuna bırakılan yumurta sahnesi, küçük çocuğun yumurta aradığı sahne.... bak güldüm şimdi halime daha bir sürü beğendiğim sahne sayabilirim:))) sanırım bir kere daha izlemeli derinliklerine inmeliyim ve serinin diğer filmlerini de izlemeliyim... siz yorumlarımı dikkate almadan izleyin bence... Nejat İşler çok iyi oynamış, çok yalın ve samimi geldi bu arada belirtmeden geçmeyeyim:)) keyifli, anlaşılır izlemeler:))

5 yorum:

alkım doğan dedi ki...

yumurta üçlemenin en "konuşkan" filmi sanırım. ben de en çok filmdeki çay kaşığı şıkırtılarını sevmiştim. ve evin içine düşen ışığı.

Hatice dedi ki...

:)) en konuşkan film... güzel bir tanımlama olmuş....bakalım arkası ne hissettirecek:))

Adsız dedi ki...

mesela anlayabilen insanlar bu filmden ne anlamış çok merak ediyorum (büşra)

Hatice dedi ki...

olmadıklarını iddia etmek bizi komik duruma düşürür büşraaaa:)))

Adsız dedi ki...

kız gerçekten merak ediyorum :)(büşra)