28 Nisan 2012 Cumartesi

KİM Kİ DUK/ YAY


Kim Ki Duk ile Boş Ev filminde tanışmıştık..... hemen hemen hiç konuşma olmadan sürükleyici ve merak uyandırıcı bir film yapmayı başarmış ve beni çok şaşırtmıştı..... film tavsiye etmemi istediklerinde aklıma önce Boş Ev gelir... ... bu film de beni mest etti... kesinlikle tavsiye ederim... yine konuşmanın çok az olduğu bir film..... istekler ve gerçeklerin çatışması şeklinde özetlenebilir.... sonu yoruma açık.... kritiğini yapmak isterim izleyenlerle....

HERMANN HESSE/SIDDHARTHA


Hermann Hesse'den 2. kitabı da okumuş bulunuyorum.... beni heyecanlandıran bir yazar Hesse.... bu kadar insana ve hayata vakıf olması,  insana ve ortaya koyabildiklerine olan inancımı arttırıyor.....Arayış içerisinde olan kahramanları var Hesse'nin..... ve buldukları var değer biçmekten utandığım..... hep böyle huzursuz bir yanımız var ya....her kesimden, her çeşit insanın zamansız ve mekansız huzursuzluğu var...ve bitimsiz aramalar var.... aramak eğer araç ise güzeldir eğer aramayı kendimize amaç edinirsek ne olur... aradıklarımız gözümüzün önünde olur ama bizim bakışlarımız hala ötelerde debelenir durur.... Kahramanımız Siddhartha, onu brahman oğlu, samana ve çocuk insan olarak ırmağın kıyısına kadar takip edeceğiz ve IRMAK sayesinde onun huzura erişini göreceğiz ve yolculuğumuz bitecek... öyle özel bir yazar ki Hesse üzülürüm buluşmazsanız... eksik kalır okumalar......

Kitaptan Seçtiklerim:

"Asla bir insan tümüyle kutsal ya da günahkar olamaz."

"Yeniden yaşayabilmem için günah işlemem gerekiyordu"

25 Nisan 2012 Çarşamba

EL YAPIMI KİTAP AYRAÇLARI:))

Resim dersinde hocaları  kitap ayracı çalışması yaptırmış bugün 8. sınıflara......hediye ettiler bana da .... büyük bir memnuniyetle kabul ettim:)) bizim buralarda bahar bitti, yaz geldi...güllerle bezeli her yer.... ayraçlarımız da öyle:)


HÜSNÜ ARKAN&BİRSEN TEZER-HOŞGELDİN

    Sen bana geç geldin ... ben sana erken.......bu ara hep......



22 Nisan 2012 Pazar

AFRİKADA İNSAN OLMAK.... FOTOĞRAF SERGİSİ

Zamanın bazen cimriliği tutar yada işlerin savurganlığı.... sen de öylece bakakalırsın.... ne kadar istesem de okuldaki yoğunluk ve de uçak saatlerinin saçma sapanlığından sebep gidemedim :(( ama her şey çok güzel geçmiş bensiz de:)) buna çok sevindim ... gitmemiş olsam da bir kaç fotoğraf paylaşmak istiyorum....


9- M. NECATİ SEPETÇİOĞLU/DARAĞACI


Dünki Türkiye Serisi'nin 9. kitabı Darağacı da bitmiş bulunmakta:)Şimdiye kadar okuduğum kitapların en uzunuydu ve de benim yoğunluklarım derken 15 günümü aldı okumak.. ama tadını çıkara çıkara okuduğum bir gerçek....Yıldırım Beyazıt ile Timur Ankara Savaşında karşı karşıya geliyor. Temelde bu savaş, öncesi ve sonrasıyla ele alınsa da derin konuları muhteva ediyor kitap. Osmanlı'nın muhteşem zamanlarını yaşamasından önceki   dönem, fetret dönemini okuyoruz Darağacında.... Çelebiler arası uzun süren savaşlar  neticesinde Çelebi Mehmet Anadolu da tekrardan birliği sağlıyor.... Ve Şeyh Bedreddin ve onun düşüncelerini kendilerine göre yorumlayan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in  Osmanlı'ya olan kinleri uğruna neler yaptıklarını okuyoruz.... Sonunda Darağacı kuruluyor.....ve sancılı bir dönem son buluyor..... Bu arada değinmeden geçemeyeceğim bir nokta da bu seride en çok hoşuma giden bize anlatılan mükemmel insanlar, hatasız insanlar (padişahlar)yerine daha insancıl bir yaklaşımın olması gerçekten çok güzel.... Bir padişahın pişmanlıkları, iç muhasebeleri, kardeş katlinin padişahlar üzerindeki etkileri .... bir çok hassas konuya çok edebi bir üslüpla okuyabiliyoruz der bu seri ile buluşmanızı temenni ederim....
Kitaptan Seçtiklerim:

"İnansam da inanmasam da var olan var, yok olan yok;ne var olanı değiştirebilirim ne yok olanı."

Sevmemek cehennem değil de nedir? Dostun canavarlaşmasından daha beter bir cehennem düşünülebilir mi?

14 Nisan 2012 Cumartesi

ROBERT ZEMECKİS / FORREST GUMP


Uzun bir süredir film izlemekte güçlük çekiyorum.... filmleri dizi şeklinde bölümler halinde bitirebiliyorum...... yarım kalmış filmlerim var... onlardan biri de Forrest Gumptı.... yaklaşık 1 ay önce ilk 40 dakikasını izlemiştim... elektiriğin çok kesildiği bir dönem ve biraz da yapacak başka bir şey bulamadığım yorgun bir anımdı:) 40 dakika izledikten sonra muhtemelen elektirk geldi ve bıraktım filmi.... dün ikinci 40 dakikalık bölümü izledim bugün de bitirdim filmi.....bu özel filme böylesine bölüp parçalamaktan sebep üzgünüm ama gerçekten film ne kadar güzel olursa olsun ben tek seferde izleyemiyorum artık filmleri.....
İzlemeden önce hiç bir araştırma yapmadım.......meğer oscar almışmış.....çok tatlı bir his bıraktı bende.......Annem derki bölümleri özellikle hoşuma gitti.... ve tanrıyla barışan ve tanrıyla barıştığını söylemeyen :)) yüzbaşı...... ve Kader...... rüzgarda savrulan yapraklar mıyız yoksa hem rüzgardan hem yapraktan müteşekkil bir varlıkmıyız.......ben çok sevdim filmi......izlemek gerek..... sannki beyaz bir tüy içinizde uçuşuyor hissi veriyor.... tek parça halinde bir kere daha izlemek istiyorum eğer bu bendeki hali yenebilirsem....40 dakikalık dersler mi beni bu hale getirdi acaba diye düşünmüyor değilim:)

8 Nisan 2012 Pazar

ERDAL GÜNEY/SAKLIMDASIN


Sizde de oluyor mu bilmiyorum bazen böyle oluyorum....sabah akşam ve dinleyebildiğim her an türküler.......... 

6 Nisan 2012 Cuma

PANAIT ISTRATI/MİHAİL(ARKADAŞ)



Ben düzene boyun eğmeyen ve en doğru bildiklerini belli bir duruşla hayatlarına aksettirebilen insanlara büyük bir saygı duyuyorum..... Aykırı olmak zor, çok zor.... Adrian böyle bir karakter.... Sonra Mihail çıkıyor karşımıza o ondan da beter......ve  bence inanılmaz bir karakter Mihail... böyle zor bulunan bir insan ... ve iki özel insanın buluşması.....eğer iki zengin insan bir arada ise bu ikiden büyük bir zenginliktir ..... Kurgu çok zayıf ama diyaloglar çok özel bence.... insan ve hayatla ilgili tespitler ...offf...ki...off.... Ama herkesin hoşuna gidecek türde olmadığını söylemek isterim... durağan, dingin desem ve desem ki öyle bir oturuşta 50 ,100 sayfa okunmuyor desem ...sayfa ortalarında durup düşündüm, düşünmeyi pekiştirdi desem.... heralde nasıl bir kitap olduğu anlaşılır......hani hep aşk'a odaklandık, dostluklar dönemsel oldu ya.... çok insan tanıdık, sevdik ama şimdi parmaklarmızın sayısını geçmiyor ya sayıları ........ dostluk, arkadaşlık...içini doldurur bu kitap... hem de pek naif şekilde...öyle işte....

Kitaptan Seçtiklerim:

‎"Kimsenin bilmediği ,sessiz acıda büyük bir hazine gizlidir:

dinginlik"


‎"Bir insanın elindekini zorla alabilirsin ama ona zorla bir şey

 veremezsin"


"Ah ah! Kim söyleyecek bize insan yüreğinde sevgiyle nefretin

 neden yan yana bulunduğunu"


‎"Yaşam ancak kendi öz bencilliğine uygun düşen sevgiye izin 

verir" dedi Mihail, soğuk bir sesle "gerisi kandırmacadır".

"Nasıl olur?" diye bağırdı Adrian, " Benim sevgim başkalarına 

dönüktür; sizin ve size benzer kişilerin yanında yaşayabilmek

 için seve seve canımı veririm!ben" "Olabilir ama sizin pek

 öneminiz yok yaşam içerisinde"