29 Temmuz 2012 Pazar

HERMANN HESSE/ GERTRUD


Hermann Hesse kitaplarına olan hayranlığım malumunuz. Gertrud ile 3. kez buluşmuş olduk Hesse ile..Okuduğum ilk 2 kitabı yani Narziss ve Goldmund ve Sidhartha tek kelimeyle beni büyülemişti. Büyülemişti derken yanlış anlaşılmasın. Öyle aman aman olaylar geçiyor, sarsıyor anlamında bir büyülenme değil bu..İnsanın bitmek bilmeyen arayışını öyle derinlikli ve saran bir üslupla ele alabilmesi bakımından büyüleyiciydi. Gertrud bu anlamda o kitapların gerisinde kaldı…ne eksikti bilmiyorum ..genel doku aynı gibiydi… aslında eksik olan sanırım diğer kitaplarında baştan sona insanı içine alan anlatımı Gertrud’ ta kesintiye uğrayarak gerçekleşiyordu..Yani tam içinde hissettiğiniz bir anda dış kapının mandalı olabiliyorsunuz.. tabi ki bunlar benim izlenimlerim… yine acılar içinden geçen insanlar…. yine olamamışlık …yine arayış …. Belki fazladan umutsuz aşklar eklenmiş… acılara müzik kılıfı geçirilmiş ve korumaya alınmış diyebilirim kitap için  özetle …. Bir nokta daha var ki Hermann Hesse kitaplarındaki kahramanlar öyle karakterli ve duruşlu insanlar ki, kitaptan taşıp insan etrafında görmek istiyor böylelerini..…her şeye rağmen buluşulması gereken bir Hesse kitabı…


Kitaptan Seçtiklerim:

“Zaman zaman hoş bir saat geçirebilmek için ne çok sevincin, huzurun ve vicdan rahatlığının tutumlu bir davranışla kaldırılıp bir kenara konması gerekmektedir. "
      
“Güçten yana zengin, amaçtan yana yoksun biri”

“Yaşamın uçurumlarından habersizdi adeta”





26 Temmuz 2012 Perşembe

VLADIMIR MAKANIN/UNDERGROUND


Yaklaşık 40 gün sürdü okumam…Tatilin en yoğun dönemlerini  birlikte geçirdik, şehir şehir gezdik…ben yeryüzünden o yeraltından yaşama eşlik ettik….. bir kitap karşısında çaresizlik hissini epeydir  tatmamıştım Underground’ a kadar.. İlk başlarında hatta ilk 100 sayfa resmen iteledi beni…zor tuttum ,zor tutundum ama bu yılın en esaslı okuması oldu.....hep  diyorum insanı ve derinliklerini anlatan kitaplar benim en sevdiklerim, en etkilendiklerim oluyor… bu da öyle oldu… bir insanı hem de yeryüzü karmaşasına karışmamış bi insanı anlatıyor… Öze saygı ve benlik ekseninde….Yer Rusya.. geçiş dönemi…ne eskisin ne yeni… nasıl etkilenir böyle zamanlardan insan…nasıl etkilenir yeraltı… hiçbir yazısı yayımlanmamış bir yazar nasıl bakar yaşama böyle bir dönemde….İnişli çıkışlı bir roman değil….. iniş çıkış yok ama gerilim hattı.... yaşamın gerilimi.. benliğini koruyarak var olmak .... taviz vermeden … değişimlere aldırmadan…bu kitaptan sonra henüz izleyemediğim  çok da merak ettiğim Zeki Demirkubuz’un Yeraltı filmi daha bir anlam kazandı…O’nun Rus Edebiyatından özellikle de Dostoyevski’den etkilendiği aşikar…bu arada bir not Underground okurken klasik okuyormuşum hissi oluştu ben de….. eğer “ insan” bütünüyle ilgi alanınıza giriyorsa mutlaka okuyun, beğeneceksiniz.. Ayfer Tunç’ a da bir selam yollamak gerek .. bu özel kitapla buluşturduğu için..

Kitaptan Seçtiklerim:

“Aile, Homeros zamanından beridir yıkılıyor. Gel gör ki… gel gör ki yine de sağlam. Aileyi koruyan bir şey var!”

“Biliriz öylelerini. Bütün zehirleri –kendilerini kanıtlamanın zehridir.”

“Değiş tokuşun mahremiyeti”

“Ne tarafa baksam canım yanıyor”

“İnsanlar, zaman konusunda , hesap versinler”

“Mahkeme ruhun susuzluğunu dindirmez”

“Kendinden söz etmek soyunmak demektir. Çırılçıplak kalmak demektir”

“Yaşayabilirim. Vicdan galiba sustu. Zavallı gelişmemiş organımız”

“Kıymet biçme ve kıymet bilmeme zamanı”

“Yaşam kendi yapışkan çimentosuna sahiptir”


12 Temmuz 2012 Perşembe

MAJİD MAJİDİ/SÖĞÜT AĞACI


Majid Majidi ilgi ile takip ettiğim bir yönetmen....Blogta ilk kez yazıyorum bir filmi hakkında...Cennetin Rengi filminde körlüğü küçük bir çocuk üzerinden ele alırken Söğüt Ağacında yetişkin bir insan üzerinden izliyoruz...Ne izleme ama....bir insanın görür ve görmez halleri...aradaki uçurum size tahsis edilmiş...uçurumdan yer beğenin...

6 Temmuz 2012 Cuma

TEVLİHEV PROJECT/ ARŞ-I AŞK



Tatilin 8. gününde İzmitteyim...Körfez manzarası eşliğinde çay keyfi yaptım uzun uzun....Bu arada İzmit saat kulesi çevresi harika olmuş...Çalışkan bir belediyesi var İzmit'in...Bu şehre soğukluğum  aslında biriktirdiğim kederdendi..Keder yığınım erimiş....Artık gezerken keyif aldığımı fark ettim...Neyse efendim maksadım bu güzel şarkıyı paylaşmak..bu grubun diğer şarkıları da çok güzel.. De Lori mesela..Keyifli dinlemeler...