31 Aralık 2012 Pazartesi

"Kendinden söz etmek soyunmak demektir.Çırılçıplak kalmak demektir"


Ne kendimden ne 2012' den bahsetmek istiyorum. Başlığın ürpertici etkisi yok değil. Bir 'söz' yakama yapışmışsa, kavga etmem. Kitaplar ve filmler beni ne hale getirdi bilmiyorum. Ama ben bazılarını çok sevdim.Altını çizdiğim satırlar, o uzun çizgiler. Hem kendime yaklaşıyorum hem uzaklaşıyorum sanki o çizgilerle. Çok sevdiğim satırların kenarına hala yıldızlar serpiştiriyorum. Kaymayan, sönmeyen yıldızlar diyeceğim, önem atfetmenin şehvetiyle. Kulak verin ama inanmayın! 

UNDERGROUND(Ya da Çağımızın Bir Kahramanı)-Vladimir Makanin
KADER-Tim Parks
DİNLE KÜÇÜK ADAM-Wilhelm Reich
NARZİSS ve GOLDMUND-Hermann Hesse
SİDHARTHA-Hermann Hesse
PEYGAMBERİN SON BEŞ GÜNÜ-Tahsin Yücel
BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ-Barış Bıçakçı
OBLOMOV-İvan Gonçarov
YABANCI-Albert Camus
GÖLGESİZLER-Hasan Ali Toptaş

Yay-Kim Ki Duk
Baran, Söğüt Ağacı-Majid Majidi
Kader, Yazgı, YERALTI-Zeki Demirkubuz
Se7en-David Fincher
Küçük Gün Işığım, Can Dostum ( Sevimli Film Kategorisi)






29 Aralık 2012 Cumartesi

LOİS LOWRY/ SEÇİLMİŞ KİŞİ


Öğrencilerle ilgili kitap arayışına düşünce twitter' da bu liste(http://www.scholastic.com/100books/) ile karşılaştım güvenilir bir isim sayesinde. Okumadan okutmama huyum malumunuz. Öncelikle Seçilmiş Kişi  kitabı dikkatimi çekti. Ütopik bir alem. Burada yaşayanlar "aynılık" ilkesini kabul etmiş insanlar. Yani hayatlarında öngörülemeyen hiçbir şey yok. Sistemleri çok işlevsel ve kuralları çok açık. Johan ergen kahramanımız. Johan' a verilen bir  görev var. Yeni göreviyle yaşamlarını sorgulamaya başlayan Johan'ı okuyoruz aslında. Daha belirgin ve güçlü bir son'u olmalıydı bence ama genel itibariyle çok ilginç buldum. Ezcümle düşündürücü bir kitap. Ama öğrencilerime okutup-okutmamak konusunda henüz karar veremedim. Aslında büyükler okusa ve değerlendirme yapsa ne kadar güzel olurdu:)) 

Kitaptan Seçtiklerim:

Dörtler, beşler ve altılar arkadan bağlamalı ceketler giyerlerdi, böylece birbirlerinin giyinmesine yardımcı olmak zorunda kalırlar ve karşılıklı bağımlılık duygusunu öğrenirlerdi. Önden düğmeli ceket bağımsızlığın ilk işareti, büyümenin ilk görünür simgesiydi.


26 Aralık 2012 Çarşamba

HERMANN HESSE/ DOĞU YOLCULUĞU



Leo baktı ben sıkılmaya başladım "ben geldim hey nereye"? diye sordu. Sonra başladı ona kulak verebileceğim kadar güzel şeyler söylemeye. Leo çok tuhaf adamsın diyecekken kayboldu...Hermann Hesse ile baş başa kaldık..Bilirsiniz ne çok sevdiğimi  Hesse' yi... Ama Hesse kıvranıyor ve ben onu öyle görmeye dayanamıyorum. Sağolsun yine Leo çıkageldi de, bizi sıkıntıdan kurtardı...Efendim ne diyor bu kız demeyin...Bu ara böyle! Kahramanlar sayfalardan çıkıp madem tek başına yaşıyorsun biraz sana eşlik edelim diyorlar...Böyle konuşma havasında okumalar çıkıyor sonra ortaya...Ezcümle bir kitabın hem sancısına hem nur topu gibi güzellilklerine talipseniz mutlaka buluşun..... 
Leo!

Kitaptan Seçtiklerim:

"Biliyorsunuz ki, ıstırap çok arttığında her şey düzelmeye başlar."

"Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır"

"Nereye gidiyoruz böyle? Eve, hep eve."( Novalis)

"İnsanın bir başkasını hatta sırf kendini bile tanıması mümkün mü ki? Ve biliyor musunuz, ben insanlardan hiç anlamam. Beni ilgilendirmezler. Köpekleri, evet onları gayet iyi tanırım, kuşları, kedileri de öyle. Ama sizi gerçekten tanımıyorum efendim."


22 Aralık 2012 Cumartesi

SABAHATTİN ALİ/İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN


Ömer ve Nihat karşıladı vapurda beni...Sakıncalıydı Ömer'in konuştukları ama çok gerçekti...İşleyen bir zihne sahip olduğunu o an'da hissettirdi....İşliyor ama çok savruk...Her an dişlileri kırılacak gibi zihninin...Neyse efendim Macide aşk kılığında vapurda oturuyor  o esnada....Ömer'in gözleri ile Macide'nin kılığı sarmaş dolaş...İşte diyorum başlıyor acı...Sonra.... Çok sayfa işgal etmese de Hafız Hüsamettin Efendi karakteri var ki...Zehir gibi....Hiç unutmam artık...Boydan boya bir sayfayı çizdirdi bana bu Hafız..Sadece o sayfa için bile İçimizdeki Şeytan okunabilir...Bir de Bedri var...Sükunetinin içinde akıl gizli, incelik ve fedakarlık gizli....Etkileyici bir son...Ömer insanın burnunu sızlatıyor..... Ve son not Sabahattin Ali'yi hikayelerinden ötürü okumuyorum açıkçası...Kullandığı dil, topluma ve insana dair tespitleri o kadar bana yetiyor ki...Ve ben Sabahattin Ali'yi niye öldürdüler sorusunun cevabını yavaş yavaş kendime cevaplamaya başladım sanki...Sormayın siz ama bana niye diye!...Mutlaka buluşun...

Kitaptan Seçtiklerim:

"Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar...Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister..."

"Kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?"

"Hayat bir katakulliden ibarettir."

"Beklemek ve telaş nefes darlığı gibi göğsüne yerleşmişti."

"Hem haklı olmak hem kabahatli görülmek."

"Hayattan ayrılmayı istemeyiz. Çünkü tatmin edilmemiş birçok arzularımız vardır."


20 Aralık 2012 Perşembe

INTOUCHABLES(CAN DOSTUM)


Bir Cumartesi sabahı rahatlatıcı ve sevimli bir filmle güne başlama ihtiyacı duymuştum...Film konusunda geniş yelpazeye sahip bir arkadaştan rica ettim. Bana sevimli bir film tavsiye edebilir misin? O da bu filmi önermişti.  Gerçekten büyük bir keyif ve rahatlama ile izlemiştim. Konusuna hiç değinmek istemiyorum.  Yukarıdaki fotoğraf filmle ilgili ipuçları içeriyor...Hem eğlenmek hem de dimağımda güzel şeyler kalsın diyorsanız mutlaka izleyin...


19 Aralık 2012 Çarşamba

ÜMİT ÜNAL/GÖLGESİZLER


Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler kitabı beni çok şaşırtmıştı. Konusu, konuya seçilen mekan, olayların gizemli dallanıp budaklanması acaba nasıl bir meyve çıkacak dedirtip durmuştu bana...Okuduğun en ilginç kitap hangisi deseler ilk aklıma gelecek Gölgesizler olur herhalde...Kitabı'nın coşkusuyla filmini izlemiştim hemen....Yazısını çok geç yazıyorum aslında...Bu yaşadığım hayal kırıklığından kaynaklanıyor..Ümit Ünal ismi çok heyecanlandırmıştı beni, kitabı da motivasyonumu çok üst düzeyde tutunca film tatmin etmedi açıkçası...Aslında iyi bir uyarlama olduğu belli...Teknik anlamda laf söyleyecek yetkinlikte de değilim....Yorum yaparken filmi izlerken bende bıraktığı histen yola çıkıyorum....Üzülerek beni tatmin etmediğini söylemek istiyorum...

SEYFİ TEOMAN/BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ


Kitabı' nın beni ne denli etkilediğinden bahsetmiştim...Vakit kaybetmeden filmini de izledim....Nadir gerçekleşen bir şey oldu...Film'i kitap sonrasında izlemek çok anlamlı geldi bana...Birbirini tamamladı demek istemiyorum aslında....Film kitaba sızdı adeta...Bazı sahneler...Nihal'in ortaokulda yaşadığı şeyi Ender'e anlattığı, birlikte eğlenmeye gittiklerinde Çetin ile Ender'in danslarının ritmi...hızlı ve savruk başlayıp endişeli kızgın ve yavas bir hale dönüşmesi o dansın:)....hele ben kimim şiiri...böyle sahne yazarak olmuyor....önce kitabı okuyun sonra filmi izleyin derim.....Kitab'ı okurken ve filmi izlerken adeta birlikte olduğumuzu hissettiğim güzel insan, canım Luna'm:) İyi ki hayatıma nüfuz ettin:)

8 Aralık 2012 Cumartesi

JOSE MAURO DE VASCONCELOS/GÜNEŞİ UYANDIRALIM


Büyükler Güneşi Uyandıramaz ki! Belki de Büyüklerin Güneşi Bile Yok! 
Yüzümde tuz kalıntıları kaldı...Islak kahkahalar attım...Bir kahramanın ötesine geçti Zeze benim için...Adam Zeze için neyse benim içinde Zeze öyle oldu...Adam gitti ya bir gün... Zeze benim içime kaçtı...bulmayacağım! Hani bazen konuşamayacağım deyip ağlamaya başlarız ya....öyle işte....yazamayacağım.....!