22 Temmuz 2018 Pazar

NİKOS KAZANCAKİS/YENİDEN ÇARMIHA GERİLEN İSA


Kazancakis uzun süredir okumak istediğim bir yazardı. Yeniden Çarmıha Gerilen İsa kütüphanemde epeydir bekliyordu. Sonunda okudum ve okuduğum için de çok mutluyum. Kitaba geçmeden önce yazarın eserlerinden uyarlanan iki filmden bahsetmek istiyorum. İlki Zorba ikincisi ise Günaha Son Çağrı. Zorba için hayatı 'zevk' üzerine kurgulamış bir adamın hikayesi diyebiliriz. Zevki standartlar üzerinden değil de bir bakış açısı olarak değerlendirmek gerekiyor. Günaha Son Çağrı filmi ise bir dönem yasaklamış bir film. Hıritiyanlığ'a genel geçer normlarının dışında yorumlar getirmesi sebebiyle. Gelelim Yeniden Çarmıha Gerilen İsa'ya. Karakterler ve olaylar üzerinden sade bir anlatımla ilerleyen bir kitap. Buradan değil de bir de şuradan baksam nasıl gözükür dediğimiz durumları anlatabilmesi açısından önemli. İki ayrı Hıristiyanlık anlayışını Türk bir ağanın yönetiminde Osmanlı topraklarında yaşayan Rumlar üzerinden okumuyor adeta gözlemliyoruz. Yemeğe içmeğe cinselliğe para ve mal yığmaya bayılan insanların karşısına açlıktan ölmek üzere insanları koyduğunuzda neler olur? İki taraf da aynı milletten aynı dinden olunca ne olur? Din ve din anlayışı mevzusuna geliyor dayanıyoruz. Mevzu şu bence Allah bir çile ip verir ve bir de örnek insan bir çile iple ve örnekle baş başa kalır bakalım kim ne yapacaktır o iple o örneğe sahip çıkacak mıdır? Karakterlere çok değinmek istemiyorum ama esasen karakterler üzerinden ilerleyen bir kitap diyebilirim. Manolios, Papaz Fotis, Mihelis, Yannokos, Papaz Grigoris, Katerina, Mariori, Lenio ve daha yazmadığı  birçok isim hepsi ayrı ayrı değerlendirmeye değer nitelikte verilmiş. Mesela olaylar gelişirken dönemin şartlarından nasıl etkilenebildiği de müthiş verilmiş. Bolşeviklik üzerinden sosyalizm üzerinden zengin fakir arasındaki mesafenin nereden başlayıp nerede bitmesi gerektiği üzerinden de değerlendirilebilir kitap. Son olarak bir Türk olarak Rumların Türk algısından rahatsız olsam da okumanızı tavsiye edeceğim derinlikle bir kitap ve ben Kazancakis okumalarının devamını getireceğim inşallah. 



2 Temmuz 2018 Pazartesi

NURİ BİLGE CEYLAN/AHLAT AĞACI



Ahlat Ağacı'nı Ramazan ayı içerisinde sinemada izledim. Yanlış hatırlamıyorsam tarih 9 Hazirandı. 3 saat 8 dakika süren filmin sıkılmadan izlenmesinin sırrı hikayesinin sizi izletecek güce sahip olması ve bu gücü aldığı oyuncular, oyunculuklar, diyaloglar ve hiç kuşkusuz doğanın renkten renge giren şekilden şekle giren değişkenliği. Doğanın değişkenliği demişken insanın da değişkenliğini hemen akla getirmek gerekiyor. Mesela desem ki değişmek mahiyeti itibariyle nasıl bir şeydir. Bozulma mıdır aksine bozulan bir şeyin tamire başlanması mıdır fark etmek midir hatırlamak mıdır? Kişiden kişiye durumdan duruma değişir demeyin. Bu cevabın artık fikirlerimizi sakladığımız fikirlerimizi ifade edemediğimizde ya da fikrimiz olmadığında uydurduğumuz bir şey olduğunu düşünüyorum. İsmini hatırlamadığım bir filmde şöyle bir cümle geçiyordu: "Zaman ama  daha çok idrak" Bence Ahlat Ağacı bir idrak hikayesi...Değişimi idrak, hiç değişmeyen şeyi idrak ve fark etmeyi idrak...