28 Ocak 2021 Perşembe

EMİN IŞIK/NURETTİN TOPÇU(Çağdaş Bir Dervişin Dünyası)


Merhaba. Bu yılın ilk kitabı Nurettin Topçu -Çağdaş Bir Dervişin Dünyası-. Biyografi türünde yazılmış bir eser. Nurettin Topçu'nun çocukluğundan ölümüne kadar nasıl bir hayat yaşadığını öğreniyoruz. Beykoz vapurunda annesinin elini tutmuş şifa arayan Nurettin'i tanıyoruz  önce,  sonra ortaokul ve lise yıllarına uzanıyoruz, lise bittikten sona Fransa'da aldığı eğitim yıllarına, doktora çalışmasına kadar birçok konuyu yazarın akıcı üslubuyla okuyoruz. Ben de özellikle doktora tezinden bahsetmek istiyorum. Tezinin özünde kötülüğe karşı direniş var. 'Def' i-mazarratın, celb-i menfaat' ifadesini de ilk kez bu kitapta okudum. Anlamı bir zararın giderilmesi bir yararın temininden önemli ve önceliklidir. Nurettin Topçu doktora tezini savunurken o dönem Paris'te yaşayan Halide Edip Adıvar da orada bulunmaktaydı ve bir Türk gencinin ilk kez Felsefe alanında doktora yapıyor olmasından dolayı çok duygulanmıştı. Nurettin Topçu ülkesine döndükten sonra birçok ilde öğretmenlik görevini son derece titizlikle yerine getirdi. Dergi çalışmaları yaptı. Dernek faaliyetleri yürüttü. Konferanslar verdi, konuşmalar yaptı. Ömrünü verimlilik üzerine geçirmiş bir muallimin, bir ahlak filozofunun hayatını okumak istiyorsanız kesinlikle bu kitabı okumalısınız.

Kitaptan Seçtiklerim: 

Baskıyla sağlanan sosyal düzen, ne kadar mükemmel olursa olsun, ne kadar muhteşem görünürse  görünsün ahlaki olarak kabul edilemez.


Kendi haline terk edilen hiçbir şey, daha iyiye doğru gitmez. Belki daha kötüye ve yıkıma  doğru  gider.


Dünyada her şey bir şeyle tartılır, sevgi de fedakarlıkla tartılır.

      

İlim adamında 'fikr-i sabit' olmamalı, bir noktaya takılıp kalmamalı.

        


8 Ocak 2021 Cuma

SUSANNA TAMARO/HER MELEK KORKUNÇTUR




Merhaba. Hızla akan hayatı durdurmaya muktedir şeylerin başında yazmak geliyor bence. Durmak zorundasın, düşünmek zorundasın, düşünceleri sıraya dizmek, doğru kavramları bulmak zorundasın. Yazmak zor evet ama yazmak kadar insanın zihnini düzenleyen, belki de zihinde yer alan gereksiz düşünceleri atan başka bir eylem yok. İtiraf ediyorum yazmaya çok ihtiyacım var lakin nefsime ağır geliyor. En son Nisan'da yazmışım. Sonrasında okuduğum kitaplar oldu. Onlardan biriyle 2021'in ilk yazısını yazalım. Susanna Tamaro'nun Her Melek Korkunç'tur kitabını üzerinde de gördüğünüz üzere fiyatının uygun olması nedeniyle almıştım. Beklentim düşüktü. Hatta yazın köye götürüp bir kenara atmışım. Geçen yaz yine köyde okuyacak kitap arayışına girince evi aradığımda bez dolabın altında buldum ve okumaya başladım. Kibrimden utandım. O kadar iyi geldi ki. Bir kere otobiyografik roman. Gerçekle bağı olan romanları çok sevdiğim için ilgiyle okudum. Yazar ailesinden, çevresinden, yazıya nasıl başladığından bahsediyor. En çok da biyolojiye olan hayranlığı hoşuma gitti. Benim hayalimi Tamaro hayal etmiş zaten. Ağaçları ülkelerinde şehirlerinde görme hayalim var. Tamaro da tam olarak bunu gerçekleştirmiş. Son 25 sayfasını yazın okumamışım az önce bitirdim. İnsanın, insanla örülü duvarda dünyaya geldiğini var sayarsak o duvar kimileri için pencereler açtığı yuva, kimileri için zindan oluyor. Tamaro pencere açmayı tercih etmiş. Hepimize bol pencereli bir ömür diliyorum. 

Kitaptan Seçtiklerim:

Yazmak didiklemektir.

İnsan bir yolu olmadığını anladığı anda kendine bir yol aramaya başlar.

İnsan her şeyden önce bellektir ve hayatı, ondan önce gelen kuşakların hayatıdır.

Seni anlayamıyorum ama seni seviyorum.