31 Aralık 2023 Pazar

2023'e DAİR

Hayatımızı yaşadığımız olayların etkisiyle 2'ye ayırmayı seviyoruz. Ben de yaşamımı 2023'den öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırıyorum. Yaşam yeni milatlar getirir mi bilmiyorum ama  getirirse böyle  yılın bitmesine birkaç saat kala gelip bi koşu yazarım. 2023'ün bendeki hislerini bir gün bu postu tekrar açıp yazmak istiyorum şimdilik okuduğum kitapları not düşeyim. 












6 Aralık 2022 Salı

BARIŞ BIÇAKÇI/BİR SÜRE YERE PARALEL GİTTİKTEN SONRA

 


Merhaba. 2010' dan itibaren birkaç yazı bile olsa mutlaka uğradığım bloguma 2022' de hiç yazmadım. Yıl bitmeden okuduğum bir kitapla geldim. 

Barış Bıçakçı' yı çok severim. Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Sinek Isırıklarının Müellifi okuduğum eserleri. Bence Barış Bıçakçı anlatacaklarını bağırmadan, abartmadan, süslemeden, yormadan, ajite etmeden anlatan ve etkisini de bu sadeliğinden alan bir yazar. Mesela Bizim Büyük Çaresizliğimiz  kitabında "Hareket etmezsen acı üzerinde birikir" ifadesi zihnimin içerinde hep canlı kalmış bir cümledir. Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra kitabına gelecek olursam cümleler çok vurucu, kurgu mükemmel ama insan istiyor ki bu mükemmellik hemen bitmesin. Ama bitiyor. Karakterler uzun uzun anlatılsın ve karakterler öylece kitabın sonunda terk edilmesin istiyorsun. Barış Bıçakçı sanki her şeyini düşündüğü planladığı bir şeyi yarıda bırakmış gibi hissettiriyor. Mesela Türkan otobüste kitap okurken kitapta geçen bölüm öyle dikkatimi çekti ki ama devamı yok. Mesela Selma'yı merak ediyor insan. Umut neden sözleştiği yere gitmiyor insan bunu okumak istiyor. Konusuna ayrıntılı girmeyeceğim sadece bir intiharın etrafındaki insanları anlatıyor diyebilirim. Kitapla buluşmanızı tavsiye ederim.

Kitaptan Seçtiklerim:

"Benim için artık bir şehirden, yaşadığın bir yerden nefret etmek kendini aşırı sevmek anlamına geliyor."

"O an öyle güzeldi ki, o anla yetinmek insanoğlunun başarabileceği bir şey değildi"

"Bıkmadan iz süren sıkıntı"

"Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır"


2 Aralık 2021 Perşembe

AYFER TUNÇ/DÜNYA AĞRISI


Merhaba. Kitapta istediği hayatı yaşayamamış bir adamın yaşamaya mecbur kaldığı hayatını okuyoruz. Felsefe okumak için İstanbul'a giden Mürşit babasının rahatsızlığı nedeniyle memleketine döner, evlenir ve çoluk çocuğa karışır. İçi öylesine karanlık bir adam ki  Mürşit, iç sıkıntısıyla okuyanı da boğuyor. Biraz da kitabı iç sıkıntılarıyla boğuştuğum bir dönemde okuduğum için Mürsit' le yarışır gibi hissettiğim çok oldu.

Mürşit babasından kalan oteli işletmeye çalışır ama öylesine bıkkın öylesine isteksizdir ki otel artık otel olmaktan çıkmış izbe, döküntü bir yer oluştur. Otelin bu haline en çok Mürşit'in oğlu içerler. Oğlunun hırsını babasına çok benzetir. Mürşit'in gerçek anlamıyla iletişimde olduğu tek insan otelde kalan Madencidir. Madenciyle her akşam sofra başında hayata dair, insana dair konuşurlar. Madencinin de içinin karası Mürşit'inkini aratmaz. Hem olaylarla örülü hem günlük rutinin çok yoğun hissedildiği Dünya Ağrısını belki çok severek olmasa da (ki ben sevdim) okuyabilirsiniz.


Kitaptan Seçtiklerim:

Hikayeler insanı kendi kuyusundan çıkarır, başkalarının kuyularına atar.

Tutunacak başka bir umut bulur, benim ihtiraslı oğlumda o yetenek var, gününü yeni bir umutla doldurma yeteneği. Bu bir yaratılış, herkeste olmuyor. Bende mesela, yok.

O içine dolan kederi kendi çağırıyor.