31 Ekim 2012 Çarşamba

HASAN ALİ TOPTAŞ/GÖLGESİZLER


Oklap Kütüphanesi kitap seçme konusunda en çok başvurduğum blog. Şimdiye kadar hiç pişman olmadım.. Gölgesizlerden de bu güzel blog sayesinde haberim oldu... Başından sonuna kadar ilginç kelimesi ağzımdan düşmedi okurken... Ne olumlu ne olumsuz bir yorum yapabildim bitirene kadar...Filmini de çekmişler.. Çok merak ettim en kısa sürede izleyeceğim...Varlık ve yokluk sorunsalı için mekan olarak köy' ü seçmiş yazar...Köy yaşantısı içinde zor bir konuyu çok değişik bir yazma tekniğiyle bence çok iyi kotarmış...Eleştirilebilir yanları yok değil tabi ki.. Muhtarın sonu ve Bekçi' nin sırrı ... Akış içerisinde öyle net verilmiş ki.. Zaten tahmin ediyorsunuz okurken ve sizin tahmin ettiğiniz son ile de karşılaşınca canınız sıkılıyor....:)) Ama ben de genel olarak çok özel bir yer ettiğini söylemek isterim... mutlaka buluşun ...

Kitaptan Seçtiklerim:

"Yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur"

"Devlet her zaman on beşinde olurdu, canını sıkıp da bir kere küstürdün mü artık dönüp yüzüne bakmazdı"

"Bir oturuş biçiminin içinde aynı anda kaç kişi oturur"

"Yalnızca yürümek istiyordum yürümenin tadına basa basa"

30 Ekim 2012 Salı

TEZER ÖZLÜ/ÇOCUKLUĞUN SOĞUK GECELERİ



Bir çok yerde Tezer Özlü' den alıntı cümleler okudum ve okudukça adam akıllı kitaplarını okumam gerektiğine karar verdim. Diyarbakır' daki kitap fuarında aldım Çocukluğun Soğuk Geceleri'ni... Bayramda memlekete giderken yolda başladım ve o yolculuk bitmeden bitirdim... 65 sayfa.....inceltme gerektiren sıvılar gibi .... çok yoğun ve isyankar bir anlatımı var....hassas noktalarda geziniyor kitap... çocukluk, cinsellik, delilik.. daha ayrıntılı bilgi ve değerlendirmeler için bu güzel bloga uğrayın derim:) mavikalemdekiler.....

Kitaptan Seçtiklerim:

"Beni dayanabileceğim bir duruma getir"

"Neden dost olmadan erkek- kadın, karı- koca olmaya çabalıyoruz"

"Öğrendiklerimi unutacağım. Okulun önünden bir daha hiç geçmeyeceğim"

22 Ekim 2012 Pazartesi

HANDE ALTAYLI/KAHPERENGİ


Merak uyandıracak cümleler kurdu bu kitap üzerine kitaba, hayata, insana bakışına saygı duyduğum güzel bir insan:) Ver dedim okuyayım merak ettim çünkü. Çabucak bitiyor zaten...Kolay bir dili var... Ağdasız, yormayan....İçeriğe ve bende bıraktıklarına geçmeden kapağa değinmek istiyorum.. Kesinlikle çok kötü, çok itici bir kapak... Hiç gerek yok bu çıplaklığı kullanmaya gerçekten....İnsanın içeriğe karşı bakışına ön ekini resmen zorla koymaya çalışıyor... Neyse efendim, neredeyse kitabın sonuna kadar kötü bir Ayfer Tunç takliti  olduğunu düşündüm.... Yeşil Peri Gecesi' ne benzettim... O kitap en sıkıntılı dönemlerimin birinde okumuş olduğum, beni ziyadesiyle etkilemiş bir kitap....Yeşil Peri Gecesi'ne olan sevgim Kahperengi'yi okurken zorladı açıkçası ....Önemli olan hikayeden ziyade anlatım biçimi benim için...Neyse lafı çok uzatmayayım ben öyle burun kıvıra kıvıra okurken romanın kahramanlarından Deniz ile ilgili ayrıntıyı!!öğrenmem ile şok yaşamam bir oldu.. Aslında pek şaşırtıcı değil ama son zamanlarda insana, dostluğa olan inancım öyle sıkıntılı ki... Bu noktada çok etkilendiğimi itiraf ediyorum....bazı tespitler bazı cümleler insanı gerçekten düşündürüyor....ama genel olarak söylemek gerekirse anlatımdan ziyade hikayeden beslenen bir kitap.. yani benim genel tarzıma uygun değil ...... yinede gözden çıkartmayın okuyun derim...

Kitaptan Seçtiklerim:

"İnsan bazen bir yerde takılıp kalıyordu ve diğerleri yürüyüp giderken, o bir yol bulup geçemiyordu"

"Sen bir şehre ait oldukça o da sana ait oluyordu"

"Bazen başladığın yere dönebilmek için dünyayı dolaman gerekiyordu"

20 Ekim 2012 Cumartesi

DERVİŞ ZAİM/ CENNETİ BEKLERKEN


Derviş Zaim ile tanışmam Nokta filmi ile olmuştu ilk kez... Sinemada izlemiştik arkadaşlarla...Filmi izlemek için hazırlıklı olan sadece bir arkadaşımız vardı aramızda, zira güneş gözlüğünü çıkartıp izlemişti.... Biz de gözlerimizi kısmaktan bitap düşmüştük..:)) İzleyenler bilir Nokta filmi tuz gölünde çekilmiştir, izlerken rahatsız edici şekilde gözleri etkilemektedir bu yer:))....Efendim hat sanatı ekseninde bir adamın pişmanlığı idi ele alınan...pek beğenmemiştik...etkilememişti ...Şimdi öğrendim ki aslında bu filmler bir üçleme imiş... Geleneksel el sanatları üzerine...Ben Nokta ile ikinci filmi izlemişim... İlk filmi olan Cenneti Beklerken gerçekten harika.. Minyatür sanatını tarihle öyle güzel harmanlamış ki bu sefer Derviş Zaim, hayran kalmamak elde değil... Uzun zaman önce alıp, beklettiğim bir filmdi... pişman oldum ... çabucak buluşmak gerek...





19 Ekim 2012 Cuma

RICHARD BACH/ MARTI


Benim çocukken okuduğum kitaplar kategorisi yok...okuduklarımı da hatırlamıyorum...ciddi anlamda okumaya lisede başladım...hiçbir öğretmen, arkadaş yada aile ferdi örnek olmadı bu noktada. Tamamen içsel bir istekle geçte olsa okumaya başladım... Sonrasında komşu evlerini mi karıştırmadım kitabınız yok mu diye, kitabının çok olduğunu söylenen biriyle arkadaş mı olmadım efendim....Komşudan aldığım ve ben almadan yüzüne bakılmayan kitaplar  ben aldıktan sonra önem kazanıyor ve isteniyordu.. Sonrasında kitap isteyeceğim çok arkadaşım, hocam oldu....ama en büyük isteğim bana ait olmalarıydı.. Çok şükür bu büyük hayalime yatırım yapabiliyorum şu an...Ben geç tanıştım bu tutkumla öğrencilerim geç kalmasın diye  üzerlerine titriyorum ama sonrasında şu soruyu sordum kendime...Sevdireceğim derken ya iyice soğutuyorsan.. Şimdi ilginç kitaplar, özel kitaplar alıp şöyle diyorum... gönüllü olanlara vereceğim kitapları, istemeyen okumayabilir.. Böyle sorunca, onların fikrini alınca artık mecburiyet değil, kendi seçimleri oldu okumak... Martı da onlar için aldığım ama benim okumadığım bir kitaptı... Gerçekten büyüklerin de mutlaka okuması gereken bir kitap.... Martı yerine kesinlikle bir insanı yerleştirip hayatı okuyabilirsiniz..Sizi sürekli aşağı çeken insanlardan, öğretilmiş saçma sapan kabüllerden sıyrılabilirsiniz. İnsana aşk veren, şevk veren ama hüznü de yaşatan nadir kitaplardan... Mutlaka buluşun....

Kitaptan Seçtiklerim:

"Ortaya çıkmak ve herkesin karşısına geçmek büyük bir onur yada onursuzluk kaynağıydı."

"Gitmek istediğin her yere, istediğin her zamana gidebilirsin"

14 Ekim 2012 Pazar

LEYLA İPEKÇİ/ATEŞ VE BAHÇE


Leyla İpekçi ile Mustafa Ulusoy'un Film Şeridi programında tam olarak tanıştık sayılır. Rus yönetmen Tarkovski 'nin Kurban filmi üzerine konuşuyordu. O filmi bulamamıştım sonrasında..Kitapta da uzun uzun bu filmden bahsediyor .... Feragat edebilmek , sebat gösterebilmek, yaratana sunarken kurbanını teslim olduğunu O'na gerçekten yakın olduğunu hissedebilmek.... cümle yorgunluğu sendromu yaşıyorum... çoğu cümleyi anlayamadım zaten..... ve dedim kendi kendine çeşme başında kabını doldurmaya çalışan ama  kabı delik,  isabeti problemli birisin...her şeye rağmen okuyabildiğim için kendimi şanslı addediyorum... cümlelerin mübarek olsun Leyla İpekçi...

Kitaptan Seçtiklerim:

"Mesafe ayarı yapabilmek imkansız"

"Her şey bir ağızdan, kendi aradığını sayıklıyor. Her ağızda yüz bin lisan."

"Sensiz yapabileceğim yegane şey; devam etmek"

"Hiçbir hacker' in şifresini çözemeyeceği hayallerimle başbaşayım"