Ali Ural gazete yazıları, radyo programı ve kitaplarıyla beni kuşatmasına ses etmediğim ender yazarlardan. Gerçi artık sadece kitaplarının muhasarası söz konusu. Ali Ural 'Ben anlatacağım, ne anlattığımı sen bulacaksın' oyunu oynar genelde yazılarında. Posta Kutusundaki Mızıka ve Resimde Görünmeyen kitaplarını ayrı tutarak bu genellemeyi yapıyorum. Kapı demeden kapı'yı anlatma derdine düşen Ali Ural'ı gerçekten anlarsan kapının ardı açılır, kapının ardı 'Daha önce böyle ifade görmedim'lere açılır daha doğrusu. Kısa kısa otuz öyküden oluşan Fener Bekçisinin Rüyaları, öncesinde okuduğum Yangın Merdiveni kitabını anımsattı bana. Cümleleri tek tek ele aldığım için ve belki de bir ihtimal bağlayabilmediği başarabildiğim için genel olarak sevdim diyebilirim öykülerini. Ali Ural kelimelerle hem çok samimi hem çok mesafeli. Bize de bu durumda hem anlamak hem anlamamak düşüyor. Son öykü Ölü'ye mest oldum. Orman Parçası, Müşteri, Dik Durmak adlı öyküleri harika. Keyifli okumalar…
Kitaptan Seçtiklerim:
"Atımı koyu gölgeler arasına sürdüm. Ben döndüğümde bitmişti yarış."
"Yüzüme doğru koşan tebessüme gelme diye işaret ediyorum kaşımla"
"Bu çocuğun kanlı gözleri anlatacaklarının yazılmaya değer şeyler olmayışını asla affetmez."
"Karun'a rastlayıncaya kadar batacağım"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder