10 Temmuz 2024 Çarşamba

JOHN FANTE/TOZA SOR


Bayramda köyde iken okudum. Boş yaprak sarması tabağı, tabağın içinde şeker poşeti, çay bardağı, fotoğraf çekme açısına ters açık kitap. Fotoyu buraya koyarken çevireyim şu fotoyu dedim beceremedim. Yani bütün doğallığıyla, hikayesiyle John Fante Toza Sor okumasının yorumuyla geldim. 

Los Angeles'da bir otelde yaşayan, yazma sancıları çeken, neredeyse aç yaşayan, otelin ücretini ödeyemeyen bir adam Arturo. Daha ilk sayfada diyor ki: Sorunu ışıkları söndürüp yatağa girerek hallettim. İşte bu ben. Eğer ayakta olmak için bir mecburiyetim yoksa o esnada bir sıkıntım varsa mutlaka yatarım. Ayakta  acı çekenlere, sorun çözenlere selamlarımı iletiyorum ama biz yorganı kafasına kadar çeken insanlarız. Neyse Arturo büyük yazarlık hayalleri kuran biri o süreçte. Yazar ve eleştirmen Hackmuth'a yazılarını yollayan ona içinde ne yaşıyorsa anlattığı mektuplar yazan biri Arturo. Hackmuth'un fotosu asılı odasında onunla konuşuyor aynı zamanda. Bir de bir gece bir cafede karşılaştığı garson kız Meksikalı Camilla Lopez var.  Camilla'nın gönlünü kaptırdığı verem hastası Sammy. Anlam veremediğim şekilde hikayeye dahil olan Vera Rivkeni de iliştireyim.

Aslında bana göre etkileyici bir olay örgüsü yok, etkileyici edebi bir dili yok ama kitap beni kadın erkek  ilişkileri açısından yakaladı. Arturo Camilla'nın üzerine titrerken Camilla'nın Sammy'e olan hastalıklı aşkı insanı üzüyor. Arturo sahilde ev kiralayıp Camilla'ya köpek alıp eşyalarını almaya gidip döndüğünde evi boş buldu ya. Orada içim cız etti. Niye duramıyoruz. Camilla kendisinden nefret eden Sammy'e doğru çekilip gitti ve kendi sonunu getirdi.  Kendi sonumuzu getirmemek adına duygulara ayak diretmeyi küçük yaşlardan öğrenmeliyiz. Duyguların sadece hissedilir ve yaşanılır olmasının ötesinde yönetilebilir, öğrenilebilir olduğunu daha küçük yaşlardan verelim lütfen rica ediyorum. Kırk yaşından sonra işe mi gideceğiz terapiye mi? Bir de kitap bittiğinde kitabı yatağa fırlattım. Camilla yüzünden. Ve dedim bir kitap bitince  kendini fırlattırıyorsa başarılı kitaptır. Son olarak Bukowski Fante'ye Tanrım diyor. Bir insana tanrılık atfedilmesi nereden baksan sakıncalı da işte neyse. Tavsiye ediyorum. Buluşun efendim. 
 

Hiç yorum yok: