Fatma K. Barbarosoğlu 9 Temmuz 2010 tarihli Yeni Şafak'taki köşesinde Türk romanının varlığı ve yokluğu sorunu ele aldığı yazısını okurken oradaki romancılardan benim okumadığım yazarların isimlerini not etmiş, incelenmek üzere Tahsin Yücel'in internet sitesini sık kullanılanlara eklemiştim. O köşe yazısında Tahsin Yücel' den şu şekilde bahsediyordu Fatma K. Barbarosoğlu: "Tahsin Yücel popüler kültürün birey üzerindeki etkilerini olağanüstü bir incelik ve derinlikle ele alıyor."
Üzerine kafa yorduğum, bir yerlerde tartışıldığını duyduğumda hemen yorum yapma gereği duyduğum bir konudur tüketim. Tüketimle birlikte değişen hayatlar, bitmeyen ihtiyaçlar, yetinme duygusunun körleşmesi, eşyaya mahkumiyetimiz...daha bir sürü şey sıralayabilirim. Çevrenin dayattığı olmazsa olmazlar bana çoğu kez düşüncelerini, aklını, yaşamını iyiye kanalize edemeyenlerin boşluklarını doldurduğu oyalanmalar olarak gelir. Ama bu tüketim çılgınlığından, olur olmadık şeyleri ihtiyaç algılama durumlarından tamamen soyutlandığımı iddia edemem. Bazen ben bile bunları yapıyorsam bu çok sarmal, eninde sonunda kucağına düşülen bir tehlike diye düşünürüm .
Kumru, Kumru'nun eşi Pehlivan, çocukları Hakan ve Sultan romanın ana kahramanları. Pehlivan kapıcı, Kumru gündelikçi. Kumru'nun temizliğe gittiği Tuna Hanım'ın, Tuna Hanım'ın buzdolabının Kumru üzerindeki bu kadar da olmaz dedirten etkileri. Kişiliğini değiştiren, hatta eşinin kişiliğini, ona olan bakışını değiştiren akıl almaz bir etki. Pehlivan için artık karısı ve karısını mutlu etmek bir tutku haline gelir. Çok daha para kazandıran, bütün hayatlarını değiştirecek olan farklı bir iş yapmaya başlar. Böylece eşyanın ve tutkuların esir aldığı bu aileyi, Kumru'nun ara ara hayatlarına eleştirel bakışı da kurtaramaz.
Tahsin Yücel'in kalemi akıcı, farklı, kolay bir dille de hayatın temel gerçeklerini ispat etme iddiasında gibi. Tansık, oluntu, edim, us gibi kelimeleri çok sık kullanıyor. Okunmaya değer bir yazar okunmaya değer bir kitap bence. Yazımı kitaptan şu satırlarla bitirmek istiyorum:
Sultan'ın yaşında, belki de onunla aynı günde, aynı saatte doğmuş bir kızın uykusu kaçmıştı, karanlıkta fazla bir şey görmese de dere yatağının yukarılarındaki tek katlı gecekondunun penceresinden dışarıya bakmakta dayatıyordu. Birden ortalığın ışığa kestiğini, gökkuşağı gibi renk renk, ama çok daha parlak bir nesnenin korkunç bir hızla gökten dereye doğru indiğini ışıklarının büyük bir gümbürtü içinde sönüverdiğini gördü, ama kötü bir şey getirmedi usuna, "Cemre" diye söylendi: "ikinci cemre suya düştü".
4 yorum:
Bu kitabı Picus dergisinden hatırlıyorum o zamanlar okumak istemiştim ama aklımdan çıkmış belki de şimdi zamanı gelmiştir ;)
Kesinlikle okumalısınız. Çok keyifli ,dolu dolu bir kitap... İlginize teşekkürler....
Tahsin Yücel'in sadece Peygamberin Son Bes Günü isimli romanini okudum simdiye kadar ve cok saglam bir okumaydi. "Yalan" ile devam edecegim. Kumru ile Kumru da iyiye benziyor; o da listemde artik.
Bende Peygamber'in Son Beş Günü kitabını merak ediyorum . En kısa sürede edinip Tahsil Yücel okumalrına devam etmek istiyorum. İlginize teşekkürler..
Yorum Gönder