Lise yıllarında okuduğum Marakeşte Sesler kitabında Kafka ile ilgili bazı notlar almıştım ve bu notlar Kafka okumam noktasında hep uyarıcı olmuştur ayrıca sevgili thalassapolis'in Kafka haftasını hatırlatmadan geçemeyeceğim.
2002' de aldığım notlardan bazıları. Diyor ki yazar Kafka ile ilgili "Bir hükümdar gibi saltanat sürmeksizin, beri yandan bir çocuk gibi oyunlar oynamaksızın düşünen biridir Kafka."
"Bazılarının onda korkunç bulduğu ve benimde yadırgadığım bir şey varsa, hep aynı kalan yetişkinliğidir"
Dava, tıpkı kahramanımız Josef K.'nın sürüncemede kalan davası gibi baya elimde oyalandı. Olaylardan ziyade durumların, hislerin anlatıldığı kitap ağır ilerliyor ve kasvetli mekanların uzun tasvirleri bazen sıkıcı bir hal alıyor. Şöyle özetleyebiliriz Davayı. 30. yaş gününün sabahı Josef K. evinde tutuklanır ve onu tutuklayanlar suçunu söylemezler zira kendileri de bilmemektedir ve sadece onu tutuklamakla görevli olduklarını söylerler. Bu bir şakadır Josef K' ya göre ama bir süre sonra bu denli ayrıntılı bir şakanın olamayacağı sonucuna varır. Bu davanın bir özelliği de Josef K'nın normal hayatını sürdürmesine olanak vermesidir. Önceleri önemsemez, benimsemez bu davayı ama zamanla bu davadan haberdar olan insanların artması ve ona yardım konusunda istekli insanların tek tek ortaya çıkması davasını benimseyip bir an önce sonuçlanması için gayrete getirir Josef K'yı. İşte bundan sonra bir girdapta olma hissi veriyor kitap diyebiliriz. Amcasının zoru ile vekalet verdiği avukat, avukatın yardımcısı Leni, ressam. Sanırım kitabın en özel yerini oluşturduğunu düşündüğüm katedral bölümü orada rahiple gerçekleştirdiği konuşma. Bekçi hikayesi kitabın bir özeti gibi ve çok düşündürücü öğelere sahip. Ve Josef K'nın 31. yaş günü nihayetlenen davası. Hüzün veriyor son. Hele oradaki şu ifade "Bir köpek gibi!" dedi, sanki utanç, ondan sonra hayatta kalacaktı.
3 yorum:
Kafka haftası çok güzeldi. Kafka üzerine çok şey okumuştum. Uzak dururken Kafka'yı çok sevmiştim. Dava gerçekten de kasvetli, Kafkaesk terimini sonuna kadar hakediyor. Kafka'nın romanlarında kullandığı temel kurgu bu eserinde çok belirgin. Kahraman önce başına gelen şeyi kabul etmiyor, redediyor, sonra yavaş yavaş alışıyor ve en sonunda onun bir parçası, olmazsa olmazı haline geliyor. Bu Şato eserinde de barizdir.
Dava her ne kadar distopik romanlar kategorsinde olmasa da bence öyle. Josef K. nın her konuştuğu kişi mahkeme ile ilintili. Bir şekilde bir bağ var.
Ve son olarak en sevdiğim bölüm "Yasanın Önünde" aynı öykü Ceza Sömürgesi kitabında da ayrı bir öykü olarak yer almakta.
Özlemiştim eline yüreğine sağlık :)
Teşekkür ederim:) Şato ve Dönüşümü de aldım ama arkaarkaya okuyamıcam sanırım....Ama çok da ara vermeden okumak istiyorum . Gerçekten kendine has özel bir yazar Kafka...
Amerika'yı da tavsiye ederim Kafka'nın yazdığı ilk roman ve bence en güzeli..
ve Ceza Sömürgesi... okuyunca "Dönüşüm de neymiş" dedim. Şimdiye kadar okuduğum en sarsıcı öyküydü.
Yorum Gönder