Sabahattin Ali'nin ilk romanı. Yıl 1937. Sınıfsal mücadelelerin yaşandığı, güçlünün daima haklıdan daha önemli olduğu bir yer. Geçim mücadelesi, yitirilen değerlerin yıprattığı hayatlar. Ölümle başlayıp ölümle biten bir hikaye. Yaşamla başlayıp ölümle biten hayatlarımıza inat iki ölüm arası zehir gibi bir hikaye.Ayakların birazcık yerden kesilmeye görsün hayat birileri aracılığıyla nasıl zorla çekerse seni yere Yusuf'u da rahat bırakmıyorlar. Önce ne yiğit çocuk sonra ne yiğit delikanlı dediğimiz Yusuf'u birden karın doyurma telaşının ne aciz konuma düşürdüğüne şahit oluyoruz. Sonra kendine gelse de Yusuf ve kendine gelmesi için uğraşacağı insanlara yönelse de olmuyor düzelmiyor hiç bir şey. Zaten mutlu son sanırım Sabahattin Ali'de görebileceğimiz bir son türü değil. Mutlu son beklemek için dünya uygun yer değil sanırım. İnsan bu hikayeleri okuyunca ve daha nicelerinin yaşandığını düşündükçe yaşasın Allah'ın adaletinin gerçekleşeceği ahiret yurdu diyesi geliyor. Ve Cehennem ile Cennet'in ne denli gerekliliği.
"Bir aralık aklına Muazzez'i kaçırdığı gün,öğleyin eve gelirken çocukların kovaladıkları arı geldi. Bir anda kendini ona o kadar benzetti ki,gözleri yaşardı.
Tıpkı o arı gibi hem kuvvetli, hem zayıftı.Tıpkı onun gibi etrafını insafsız kimseler sarmıştı. Zehrini akıtmasına imkan vermeden onu kıskıvrak yakalıyorlar ve müdafaa vasıtalarını elinden alıyorlardı"
2 yorum:
Kürk Mantolu Madonna ile başlayan dostluğumuzu devam ettirmek lazım.
Özledim seni :)
Kesinlikle
Ben de....:)
Yorum Gönder