19 Haziran 2017 Pazartesi

TANJU BABACAN/TEREDDÜT


Ne yapıp et 'Kendini kurtar' anlayışıyla büyütülmüş bir insan olarak hayata dair en büyük sıkıntılarım kendimi 'kurtarıp' meslek sahibi olduktan sonra başladı. Hayallerden, yönlendirmelerden, keşiflerden, imkanlardan, örneklerden yoksun bir hayat başarıyı üniversite sınavını geçmeye indirgiyor. (Eğitim sistemine  ideolojik burnunu sokan siyasiler kısmına, katsayı mağduru oluşumuza hiç değinmiyorum) Sınavda aldığımız puana göre meslek seçiyoruz. Tıp gelirse tıp, tıp'a yetmezse diş hekimi olmak istiyoruz. Şu an 31 yaşındayım ve öğretmenim, öğrencilerim üzerinde  yaptığım gözlemler çok da bir şeylerin değişmediği sonucuna vardırıyor maalesef. Her dersimizde hayallerimizden bahsedelim dediğimde öğrenci yurt dışında eğitim göreceğim ben diyor. Ne eğitimi diyorum, ne üzerine. Bakıyor öyle. 'Kendini kurtarmış' anne babaların dilinden dişinden arttırdığı paralarla 'kurtarmaya' çalıştıkları,  yurt dışında eğitim görme hayalli öğrenciler var şimdi de her yerde.Bu girişi yaptıktan sonra bir parantez açıp tekrar buraya döneceğimi belirteyim öncelikle benim esas mevzum burası çünkü. 

(Tanju Babacanın Tereddüt'ü ilk akla gelen hikayesiyle açıkçası benim ilgimi çekmedi, çünkü o mesele çok şahsi geliyor bana. Bu konuyla ilgili sadece şunu söylemek istiyorum. Alan itibariyle Dinle ilgili olmam dönem dönem eşcinselliğin dini boyutuyla ilgili sorular almama neden oluyor. Ben bu sorulara hep şu cevabı veriyorum. Ben bu durumun o kişinin imtihanı olduğunu düşünüyorum, içinden gelene rağmen Allah'ın yasağını çiğnememe kararı alması ve çiğnememesi bence o kişilerden beklenen diyorum. Bu anlamda Tanju Babacan'ın yaşadığı süreci okumam düşüncemle aslında kanlı canlı karşılaşmam oldu. Ama dediğim gibi benim bu kitapta en az ilgimi çeken açıkçası bu kısmıydı. Bu uzun parantezi kapatıp baştaki mevzuya kitapta beni çarpan kısma tekrar gelmek istiyorum. )

Tanju Babacan'a beni hayran bırakan ona saygımı arttıran en temel şey mesleğine dair, yaptığı işe dair anlattıklarıdır. Ne'yi sevdiğini daha küçücük yaşta keşfetmesi, asla vazgeçmemesi, her şeyi her ortamı değerlendirmesi, kendine güvenmesi, bu konuda asla MÜTEVAZİ olmaması. Muazzam bir hayal eğitimi kitabı bence Tereddüt. İnsanın tutkuyla yapmak istediği şeyi bulması bence çağın meselesi. Buhranlarımız, depresyonlarımız, kaygı düzeylerimizin hep ingilizce düzeyimizin üstünde seyretmesinin nedeni bu. Başta da uzun uzun anlattım ya ben karnımı doyurmayı başardığım gün büyük bir buhranın içine düştüm. Çünkü hayalsiz bir hayat, aslında seni neyin mutlu edeceğini asla düşünmemiş olman. Bunun insanın en temel problemi görüyorum şimdilerde. Ben önce işimi elde ettim sonra 5 yıl kadar sancılı kaygılı düşüşlü mutsuz bir süreçten sonra işimi sevgiyle yapmayı yemek yer gibi susamışta hazla su içer gibi yapmayı çok sonradan öğrendim. Bu anlamda bu kitabın sadece moda adına değil her ne konuda olursa olsun hayal, tutku, uğraşı anlamında güzel vizyonlar katacağını düşünüyorum insana. Çünkü bir işi tutkuya dönüştürmenin, kendini keşfetmenin, kendini dönüştürmenin yaşı yok. 

Tereddüt'e dair diğer hoşuma giden mevzu ise zaten yapmamız gereken şeylerin takdirle karşılanması meselesi. İnsanların tek gündemleri kendi çocukları olduğu için artık anneleri ve  babaları evlatlar arasında 12 ay'a bölünen taksitlere dönüştü yada kurumlara emanet edilmesi gereken 'eşya'lara. 2 ay sende kalacak 1 ay bende, yok ben bakıyorum yok sen bakmıyorsun muhabbetleri o kadar olağanlaştı ki Tanju Babacanın annesiyle ilgilenmesi olağanüstü geldi hepimize Oysaki o bizimle aynı fikirde değil ne diyor: "Bütün Türkiye anneme duyduğum merhameti alkışlıyor, ben şaşırıyorum ama. Düşünün, bir evladın annesine merhamet duyması alkışlanacak bir şey mi? Zaten doğal olan bu!" Normallerimizi bir kontrol etmeliyiz sanırım. Çocuğumuzu özel okulda okutmak hayatımızın tek hedefi olmamalı. Çünkü  kolejlere 12 ay taksitle emanet ettiğimiz çocuklarımıza iyi ebeveynlik yapmış olmuyoruz tıpkı anne babalarımıza iyi evlat olamadığımız gibi.

Kendi adıma okurken keyif aldığım beni düşündürten kafamda dolaşan fikirleri derlememe vesile olan kitaplardan oldu Tereddüt. Ayda yılda bir uğradığım bloguma da uğrattığı için ayrıca minnettarım.


Hiç yorum yok: