Kitabın önsözünde yer alan "Bu kitaptaki öyküler, bir psikoterapi yaklaşımı olan psikodramanın, "Büyü Dükkan" (Magic Shop) isimli tekniğinden esinlenilerek kurgulanmıştır ifadesini okumasaydım kitabın ismi oldukça itici gelmişti itiraf edeyim. Okuyup bitirdikten sonra ara sıra açıp okumamız gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum Büyü Dükkanı' nın.
Beni Küçük Prens'le, Hermann Hesse kitaplarıyla buluşturan arkadaşımın tavsiyesiyle okudum Büyü Dükkanı'nı. Bir yolculuk öncesi yanıma aldığım kitap sanki insanın isteklerden inşa ettiği git git bitmeyen, bitmeyecek bir yolu bize hatırlatıyor. Işıkta durmadan, benzin almadan, dinlenmeden son sürat gitmek isteyen bize o yolun gereklerini bir türlü görmeyen bizlere 'dur' 'yavaşla' 'tümsek var' 'viraj var' gibi uyarılarda bulunuyor. Bir de insana şunu diyor isteklerin için hayatında yer açmalısın, bir şeylerden vazgeçmelisin, tabiri caizse istemeye yüzün olsun. Mantıklı ama çok sinir bozucu:) Bir nevi alışveriş öncesindeki pazarlık kitabın özü. Mesela acı çekmemek istiyorsun aşk'tan vazgeç diyor, mesela hırslı olmak istiyorsun o zaman huzurunu bırakacaksın diyor, hiç güzel bir hayatınız olmadığını düşünüyorsunuz, şans istiyorsunuz hani hep o çirkinlere vurduğunu düşündüğünüz:) dükkandaki yaşlı adam diyor ki şimdiye kadar ailenle yaşadığın güzel anıların hepsini hatırla ve buraya onları bırak şansla çıkmak istiyorsan. Siz anılarınızdan vazgeçer miydiniz. Siz neyi çok istiyorsunuz ve neyden vazgeçersiniz istekleriniz için?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder