Akakiy Akakiyeviç devlet dairesinde çalışan bir memurdur. İşi mektupları temize çekmektir. İştiyakla yaptığı tek şey işidir. Etrafındaki insanların rahatlıkla ezebildiği, alay edebildiği, onurunu kırabildiği bir kişidir. Başka bir insana yapmaktan imtina ettikleri ne varsa Akakiy Akakiyeviç'e rahatlıkla yaparlar. Genelde kendini savunmayan Akakiy sadece çok bunalttıklarında 'Neden bana eziyet ediyorsunuz' diye sorar. Sosyal olmaya dair hiçbir gayreti olmayan memurumuzun evine gittiği zaman da yaptığı tek şey mektupları temize çekmektir. Peki ne zaman değişir hayatının akışı. Paltosunun tamiri için gittiği Petroviç'in artık paltosunun tamir edilemeyecek kadar kötü olduğunu söylediği anda. İlk başta paltonun tamir edilemeyecek olması Akakiy'i çok endişelendirir ama sonrasında yeni bir palto diktirmek zorunluluğu onun hayatla olan belli belirsiz bağını netleştirir kuvvetlendirir. Çünkü kumaşından kürküne bir paltonun çıkaracağı masrafı karşılayacak olmak içsel bir disipline gitmesine neden olur. En nihayetinde palto soğuklar bastırdığı anda Akakiy'in imdanına yetişir. Yepyeni bir paltoya sahip olmak neşelendirir Akakiy'i ama mutluluğu çok uzun sürmez. Kitabın gidişatıyla ilgili bu bilgiler şimdilik yeterli olsun. Sonunu okuyana bırakalım. Gelelim bende hissettirdiklerine. Biraz hızlı buldum kitabın akışını. Hayal kırıklığı, umut, mutluluk, bitiş gibi birbirinin zıttı sayılabilecek duygu ve düşünceleri neredeyse bir sayfanın içinde okuyup ve çok derinden hissetmek açıkçası beni yordu. Etkileyiciliği bir gün hakkımızı ararken yalnız kalma ihtimalimizin gücünden geliyor diye düşünüyorum. Keyiflli okumalar.
2 yorum:
Çok derin çook
evet kesinlikle çok yoğun.
Yorum Gönder