1 Ekim 2024 Salı

AYFER TUNÇ/KURU KIZ

 


Kahramanımız toplumun 'normal' tanımının dışında bir birey. Çünkü topluma göre bir kadına yakışmayacak kadar uzun ve zayıf. 'Normal' olmamasının doğal bir sonucu olarak evlenememiş bir kadın. Zaten bir kişi evlenmiyorsa, evlenemiyordur. Hayata evlenerek anlam, bereket, değer kattığını zannedenler için evlenmeyi beceremeyen böyle biri bereketsiz, aşağılanabilir, varlığı yok sayılabilir elbette. Kuru Kız' a tam olarak bunları yapıyorlar. Ayfer Tunç anlatımının o kadar gerçek tarafları var ki  sokağa çıksan biraz yürüsen kitaptan bir cümle duyacak gibi oluyorsun az daha ilerleyip bir komşuya akrabaya gitsen insanları bir salonda bir mutfakta birilerinin hayatının en mahrem konusunu ulu orta konuşurken duyacak gibi oluyorsun. Sanırım burada farklılaşan ve bence kitabı acayip bir noktaya taşıyan husus bu toplumdan ümidi kesen Ayfer Tunç'un kahramanına Kuru Kız'a böyle bir çevreden bambaşka bir dünya yaratabilmesi. Kuru Kız o dünyanın şartları oluşana kadar zekasının kırıntısını bile göstermiyor insanlara. Bu bizim toplumla mücadele etmenin bambaşka bir yöntemi. Çünkü biz tartışmayı severiz, dramı severiz, üzülmeyi severiz. Güzel değilsek aklımızı ön plana çıkarmayı severiz. Var olmayı çok severiz. İyi ya da kötü. Yok olmayalım da ne şekilde olursa olsun. Böyle bir anlayıştan Kuru Kız'ın üstün zekasıyla mükemmel bir aptalı oynayışını okuyoruz. Hiç kimseyle mücadele etmiyor. O yüzden hiç dikkat çekmiyor. Kimsenin aklına bu Kuru Kız'ın  bambaşka bir dünya için hazırlık içerisinde olabileceğini gelmiyor. Şartlar olgunlaştığında artık Kuru Kız Ushuaia'ya gidiyor. Yani dünyanın en sonundaki şehre. Benim daha kitabın içeriğini bilmeden 2023 yılı Ramazan Bayramında Kuru Kız'ı İstanbul'da gezdirmeme ne diyorsunuz:) Bence dünyanın ucuna gitmeden iyi fikir. Kİtapla buluşun efendim:)

Hiç yorum yok: