Artık Selçuklu' nun can çekiştiği bir dönem. Anadolu'nun durumu yamalı bir yazma. Nerden tutsan elinde kalıyor.
Biraz başa dönelim Kumral Dede'ye. Kumral Dede'nin Konya'nın ötelerine gönderilişine. Bundan önceki 3 kitapta kılıcın ağırlığı söz konusuydu şimdi dervişlerin muştusuna uyan, arkadan gelen bir kılıç görüyoruz. Manevi önderlerle kurulmaya çalışılan yeni düzen. Nitekim Kumral Dede Osman Bey'e padişah olacağını, Söğüt' te aşiret olan Kayı Boyu'nun devletin temelini oluşturacağını ifade edİyor.
Ertuğrul Bey'in ölümüyle sonlanıyor kitap. Ertuğrul Bey'i sessiz, uyumlu, barışçı tutumuyla görüyoruz hep. Bu anlamda Ertuğrul Bey eleştiri alıyor ama onun bir bildiği var. Ölüm döşeğinde oğlu Osman'la vedalaşırken bu durumunu şöyle özetliyor:
"Bir tohum toprakta köklenmeden sürgün verirse kurur." Aslında Ertuğrul Bey'in yaptığı siyasettir. Sessizce petek oluşturmaya çalışır içinin balla dolması için. Oğluna Şeyh Edebali'nin kızını alması da, Şeyh Edebali'nin kızını vermesi de Osman Bey' in güçlenmesi içindir.
İçerikten az da olsa bahsedecek olursak Yesi' den yola çıkan Kumral Dede ve yolda bir araya geldiği zanaat ehli eski bir yapıda durmaya karar verirler. O eski yapı taş yontucusu ve dülgerin elinde öyle bir yapıya dönüşür ki. Orada bir kaç yılda öyle bir faaliyet başlar ki. Artık bu yeri ve yerdekileri duyanların sayısı ayyuka çıkar. Osman Bey'in arkası güçlüdür artık. Temeli en sağlamından Ertuğrul Bey atmıştır artık Osman Beyle birlikte o temele Konak kondurulacaktır.
Sessizliğin bitişi Osman Bey'le şenliğin başlangıcındayız.
Kitaptan seçtiklerim:
Tanrı zamanın sahibidir. Vakit zamanın parçasıdır. Bütüne Tanrı parçaya parça sahip olur...
Kayıplar kalabalıktadır; yalnızda kaybolmaz insan. Yalnızlık açıcıdır, göstericidir. Kalabalık örtücüdür.
Zulüm doğurana döner.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder