24 Haziran 2012 Pazar

KRZYSZTOF KİESLOWSKİ/DEKALOGLAR(4.BÖLÜM)


dekalog 4
     "anne ve babana saygılı davranacaksın."

İzleyeli çok oldu ama kafamda evirip çevirmem gerekti, anlamlandırmakta güçlük çektim, yoruma çok açık bir bölümü dekalogların. Ortada bir mektup var ve bolca şüphe ve olmaması gereken hisler. Birinin ebeveyn konumunda olması için illaki biyolojik olan görevini yapmış olması mı gerekiyor. Kızın son sahnelerin birinde Baba diye bağırması ve mektubu yakmaları çok anlamlı geldi bana, diğer türlüsü olsaydı ahlaki anlamda çetrefilli bir durum söz konusu olacaktı....İzleyin ve düşünün bana da  siz ne anladınız anlatın:))

8 yorum:

N.Narda dedi ki...

Gerçekten de Kieslowski Dekaloglarda soru sorup cevabı/cevapları söylemiyor :)

(Şimdi netten tekrar izlemeye çalıştım, bu net hızıyla bayağı gıcık oldum da:))

Ortada bir şüphe var ve o şüphe devam ediyor en sonda da. Kız, hislerini ve karşı hisleri test etmek için mektubu okuduğunu ve adamın öz kızı olmadığını söylüyor (en son sahnede uydurdum diyor,ama aslında doğruyu söylemiş de olabilir) Sonuçta her şeyin eskisi gibi ; baba-kız gibi kalmasını istiyor anlaşılan, ki mektubu yakıyor. Uzun uzun düşünülüp yorum yapılası bir film ve konu. Düşününce,ensest psikolojisinden, fruedyen teorilere, İslam'da evlat edinmenin olmayışından (kızların büyüyünce üvey baba ile,erkeklerin üvey anne ile mahrem olmadığı gerçeğinden dolayı)nefs terbiyesine... Son olarak "ölümümden sonra açılacak" ibaresine saygı gösterseydi yani anne-babanın sözünü dinleseydi kız, bu kadar dramatik olmayacaktı işler:)

deeptone dedi ki...

heeeey süper filmler izliyosuuun.
:)
çok oldu izleyeli unutum kiii.
:)
sezon sonu değerlendirmemi okuu.
:)
en iyi filmleri seçtim.
:)

Hatice dedi ki...

N.Narda,

süpersin:))bayıldım yorumuna...etraflıca değerlendirmek bu olsa gerek...filme başlayınca direkt bi anlatım bekliyorsun...asi bi evlat belki..ama dediğin gibi ensent psikolojisi vermesi..ordan , o duygulardan bi şeklide kahramanları uzaklaştırması..ilginçti...evlatlık bağlamında hiç düşünmemiştim...çok güzel bi şey gibi lanse edilen bu durum aslında İslamda yoktur ve nesep açısından uygun bulunmaz..uzaktan uzağa böyle düşünmek bir film üzerine muhteşem:)klişe sen sevmezsin ama:)) iyi ki varsın demekten kendimi alamyorum:))

Hatice dedi ki...

deeptone,

teşekkür ederim...:))

izliyorum ama bi de anlayabilsem...iyi olurdu aslında hatırlasaydın ...fikrini merak ettim şimdi...

okuyorum yazılarını ama sezon sonu değerlendirmeyi görmedim..bakarım şimdi..okuyorum ama pek yorum yapmıyorum..:)tembelim ben biraz:))

N.Narda dedi ki...

Estağfirullah Cemre'cim, sen de iyi ki varsın.İyi ki varız:) Kırık dökük anlatımımı kavrayabildiğine göre esas sana bravo.

Klişe sevmediğim belli oluyor di mi :)

Hatice dedi ki...

N. Narda,

kırık döküklük..ben kendi yazılarımın öyle olduğunu düşünüyorum, seninkiler gayet iyi..

evet belli oluyor:))

entropy dedi ki...

g ü z e l bir de ben hep damakta kalan ruhu da saran bir tat almışımdır dekalogdan aile bir yerde işin içindedir yani o bağlılık- sevgi bağı meselesi. kızın mektubu açmaktaki kararsızlık kapının kırıldığı zaman falan bu filme bir anne fazla olurdu gerçekten... anne olmadan salt bir babanın varlığının etkisi yani baba olma durumu, uff güzeldi çok.

Hatice dedi ki...

entropy,

:)) ah.. bu dekaloglar zaten.. bu film beni çok düşündürtmüştü.. anne fazla, baba bir yönden eksik bir yönden fazla.. kalakalmıştım.. ama onlar aralarında halletmişlerdi mevzuyu...

yorumunuz için teşekkürler..